zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız zamanlardı. elektrik borusundan iğde atan silahlar yaptıgımız sapanlarla kuşların canını yaktığımız en büyük acımızı dizimizdeki yara bildiğimiz zamanlardı.
tavaya sıvı yağ dökülür, üstüne 2 yemek kaşığı salça ve tuz, kavrulur. bir ekmek biter öylece, yanında da birkaç bardak çay. kilo sorunu yok, utanma yok, elit olma derdi yok. ah o eski veletness günleri.
Benim için dündür, bugündür, yarındır zira hâlâ yiyorum. Daha teknolojik yiyorum ama. Ekmek dilimlerini tost makinesinde kızartıp salçayı sürüyor, üzerine hafif tuz serperek leziz bir geçiştirmelik yapıyorum. Evet, geçiştirmelik. Üşengeçler için.
özlenendir. kimi zaman kahvaltıda annenizin önüne koyduğu salçaya denk geldiğinizde, hemen o çocukluk günleriniz aklınıza gelir. fırından alınan ekmeğin üzerine, akşam yemeğinden önce, babanın gelmesinden biraz önce, dışarıda geçirilen kısa bir süre, üzerine genellikle tereyağı gezdirilmiş salçalı ekmek. arkadaşınız varsa, özenmesin diye, anneniz ona da yapar !
ben halen tadını çok sevdiğim için zaman zaman yiyorum. ekmek olmadan sadece salçayı da çok severim. canım çekti hatta şimdi. o günleri özlüyorum. benim içim halen çocuk ama vücudum değil. insanlara garip geliyor. geri verin o günlerimi.