toplumu rahatsız eden,genelde cinayet,tecavüz,uyuşturucu konularında suçlu durumunda olan kişilere atfen kullanılır...Genelde yaşlı kimseler söyler...En çok gösterilen pasif tepkilerin başında gelir...insanları öldürmenin çözüm olduğunu savunur...
genellikle yaşlı amcaların başına cık cık cık getirerek ve başını iki yana sallayarak söyledigi tehditkar sözdür. bu yaşlı amcalar işlenmiş büyük suçların yanı sıra elektrik, su kuyrugunda beklerken sıraya girmeden işini halletmeye çalışan uyanıkları görüncede bu sözü söyler ki neden bu kadar sinirlendiklerini anlamamışımdır. "arkadaşım sıraya geçermisin lütfen" dersin olur biter.
amcalarımızın, teyzelerimizin, gayet yüzeysel tümcesi. sana yaşama hakkını kim vermiş? devlet. peki o suçlu kişiye yaşama hakkını kim taahhüt etmiş? yine devlet. peki o devlet, tanrının insana verdiği, kendinin de koruyacağı taahüüdünde bulunduğu insanı nasıl "sallandırıyor"?
osmanlı döneminde bir kaç kellenin ağaca asılması sonucunda ortaya çıkmıs deyiştir. eski günlerini unutmuş ders alması gereken birileri olduğunda topluma örenek olması açısından yararlı olabilecek eylemdir. ara sıra herkesin içinden birilerini sallandırmak yada öldürmek geçebilir.
iyi proje. daha iyi bir yer bulunamazdı zaten. her çeşit insan olduğu için iyi seyirci olur. erken gidip yer kapmak lazım. sonra alan olarak çok büyük olduğu için canlı yayına da müsait. havuz sistemi uygulanırsa yayın geliri yüksek olur alt yapıdan iyi cellatlar yetiştirilir. öncesinde bir iki konser milleti havaya sokar. velhasıl iyi bir tanıtım olur. aferin iyi düşünmüşünüz.
iranda şeriatın getirilmesinden sonra şeriata karşı gelen kişilerin evleri sabaha karşı basılmış ve bu kişiler evlerinin önündeki direklerde sallandırılmışlardır. (ölü bedenleriyle asılı olarak bulunmuşlardır).
bu olaydan haberdar olan aydın(!) insanların, ibret vermek için bunun taksim versiyonunu üretmiş olduklarını bana düşündüren başlık.
anlamadığım husus ise şu noktada başlıyor,
--spoiler--
Söz ve eylem diyalektiğinin öznesinin yüzleşeceği olgu, etik'tir. Sözün sahiciliği azalmayı,- eylemin sahiciliği ise, azalarak çoğalmayı göze alıştır ki, etik, burada, bu sahicilik ile hayat buluyor. Meşruiyet kazanma yerine eleştirelliği, egemen olma yerine eşitlikçi duruşu yeğlemek, belli ki sistemle aramıza koyacağımız mesafe ile mümkün olacaktı. Bu süreç, söz ile eylemin sorgusunu bir vicdan olarak hissetmek ve hattâ hayatımıza çağırmakla sürüp giden bir durumdur ki, bu aynı zamanda hayatı devrimcileştirmenin pratikleriyle de donanımlıdır.
Ahmet telli - ben hiçbir şey söylemedim.
--spoiler--
Ahmet Telli'nin de dediği gibi sözün sahiciliği azalmayı, eylemin sahiciliği ise azalarak çoğalmayı gösterir. Neden bunu eyleme dökememek neden ?
insan oğlu düşünmeden konuşmamalı.
Yüreksizlikleri, korkusuz gibi görünen mimikleri fakat masa altında titreyen bacaklarıyla hiç konuşmamalı.