Yavuz Bülent bakiler diyor ki: Salih Mirzabeyoğlu'nun fikirleri türkiye'yi ayakta tutan fikirlerdir. kitapları eğitim müfredatına alınmalıdır. 14 yıldır cezaevinde olması tam bir fiyaskodur ve devlet bu dava ile bindiği dalı kesmiştir.
marxist, leninist örgütlerin işlediği eylemlerden dolayı nasıl Marx ve Lenin yargılanamıyorsa, ibda fikriyatını üreten Salih Mirzabeyoğlu da bu fikre alaka duyanların işlemiş olduğu suçlardan dolayı yargılanamaz!
kendisine terörist diyenlerin bir tanesinin bile 58 ciltlik külliyattan bir kitabını bile okumadığı, okumadığı ve kim olduğunu bilmediği halde çamur attığı liderdir.
Evet, dünyadaki hakim sistemin en iyi yaptığı şey budur; idrakleri iğdiş etmek... o lidere terörist yaftası vurulmuştur ve bizim hiç bir şeyden haberi olmadığı halde her şeyi bildiğini sanan zavallı insanlarımızın bir çoğu da bu zokayı yutmuştur.
fakat herşey yeni başlıyor. sistem başarıya ulaştığını sanarken büyük mütefekkirin tokadı yüzlerinde patlamak üzeredir.
Kendisi ve arkadaşlarının evinde bulunan toplam bir pompalı tüfek ve iki adet tabancadan dolayı 'Türkiye Cumhuriyeti anayasal hükümetini devirmek ve rejimi yıkmak' suçlamalarıyla idam cezası alan, daha sonra cezası müebbet hapis cezasına çevrilen şair ve yazar.
türlü iftiralarla bir zamanlar karalanması başarılmış düşünür. gördüğü işkenceleri saymaya dahi gerek yok. hatırlayan var mı bilmiyorum bir aralar ibda/c baskınlarında pornografik yayınlar bulurlardı?! pornografik yayınlar! onların nasıl tezgahlandığını iyi biliyoruz.
adam gibi adamdır.
pornografik yayın olayını ben hatırlıyorum: hizbullah operasyonlarıyla ilgili bir iddiaydı. bu konuyla alakası yok...
bir de hürriyet'te bu konuyla ilgili bir haber çıkmıştı.
bir kitapta yer alan bir rüyayı seks skandalı diye sunmuştu.
en azından akp ve gülen cemaati gibi din istismarcısı olmayan, inandığı değerler uğruna, istismar yapmadan mücadele veren bir dava adamı.
düşmanın bile mert olanı makbuldür. salih mirzabeyoğlu da mert olan düşmandır, namert olan istismarcı değil...
pekala kendisi de abd ile işbirliği yapıp şu an türk siyasi arenasında çok etkili bir yerde olabilirdi, ama fikirlerini ve davasını satmayı, daha doğrusu davaya inananları satmayı değil, kendince doğru olanı seçti.
işte bu yüzden salih mirzabeyoğlu ve inandığı değerler ilelebet yaşayacak, lakin belli bir ideolojiye sahip olmayan, istismar ve hainliğe odaklı konjunkturel politikalar izleyen gülen hareketi ve akp yok olacaktır...
"bana telegram işkencesi yapılıyor" dediği zamandan bu yana kendisine deli yaftası yapıştırmak istenen bir mütefekkir. Bu yaftayı yapıştıranlara en güzel cevabı chp milletvekili veli ağbaba vermiştir (çok da önemli değil aslında biz neyin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz, ama bilmeyip de işkembeden konuşan cahiller için bir milletvekilinin sözü bizimkinden daha kıymetlidir sanırım): "mirzabeyoğlu ile yaklaşık bir saat görüştüm, akıl ve ruh sağlığında hiç bir sıkıntı yok, devletin acilen kendisine yapılan işkence hakkında tahkikat ve soruşturma başlaması gerekiyor."
ibda-c adlı üyeleri arasında organik bağ bulunmayan, sosyalist hareketleri yansılayan, sosyalist hareketler sanki matah bir şeymiş gibi onlara semapati besleyen halk tarafından taban bulamamış terör örgütünün kurucusu keko.
az biraz arapça ve osmanlıca bilmeme karşın yazdıklarından hiç bir şey anlayamadığım sözde fikir adamı. adam resmen laf salatası yapıyor. aşırı soyut cümleler kuruyor ki bu nedenle necip fazıl tarafından da eleştirilmiştir.
günah keçisi vs değildir. kurduğu terör örgütü hiç adam öldürmedi ama pek çok parti binasını, bankamatiği molotofladı, duvarları yazıladı.
1996 yılında aldığım o zamanki " akıncı yolu" adlı dergilerinde molotof yapımı ve ilk yardım bilgileri gibi hayli ilginç konular bulunuyordu. mitte çalışan bir arkadaş tarafından o yıl 9 kitabını hayli ucuza almıştım. arkadaşı kazıkladığımı düşünmekteydim. ancak kitapları okumaya başlayınca asıl kazıklananın ben olduğumu anladım. hayatında okurken yarım bıraktığı kitap 3 bilemedin beş olan ben salih mirzabeyoğlu'nun hiç bir kitabını bitiremedim. hangisini elime aldıysam sıkıldım ve hiç bir şey anlamadım. ne tilki günlüğü, ne istikbal islamındır, ne hukuk edebiyatı, şiir sanat ve hikemiyat, ne iktisat ve ahlak, ne ideolocya ve ihtilal.
1991 yılında yazdığı tilki günlüğü isimli eserinde 17 ağustos tarihine büyük dikkat çekmiştir, bu dikkat çekme deprem olmadan önce bile hassas okurların merakını kurcalamıştır.kendisi büyük depremi önceden bilmiştir. zaten hayatı da rüyalarla iç içe geçmiştir. rüyalarla bu kadar içli dışlı başka bir insanın olup olmadığını merak ederim.ben onun erenler arasına girdiğine inanıyorum. kendisi kabul etmez bilirim ama bence necip fazıl'ı da çoktan aşmıştır.necip fazıl'a göre çok daha dürüst ve cesur bir insan olduğu için şu an bu hallerde.necip fazıl bir ölçüde kendini garantiye ve güvene alan bir insandı.bu yüzden mirzabeyoğlu belki hiç edip olarak anılmayacak. varsın anılmasın dünya onu bilmesin.tüm sebepler bahane. kendisi her büyük müslüman gibi yıllardır çilesini dolduruyor, işkencesini çekiyor.
