Washington Post’ da Peter Doshi ve David Robertson’ ın “The end of the pandemic won’t come from biology or medicine — it will come from us” (Salgının sonu biyoloji veya tıptan gelmeyecek – bizden gelecek) başlıklı makalesinden:
Geçen yüzyıl boyunca, solunumsal pandemilerin sonu hiçbir zaman net olmadı.
Bunun yerine, – 1918, 1957, 1968 ve 2009 grip salgınları – pandemik patojene atfedilen hastaneye yatışlar ve ölümler, acil durum duygusu geçtikten sonra yıllarca devam etti.
Bu hakikat, bir pandeminin “sonunun” bir tür epidemiyolojik dönüm noktasıyla veya virüsün tüm riskini ortadan kaldıran sihirli bir değnekle belirlenemeyeceğini ortaya koyuyor.
Aksine, tarihsel olarak, düzenli hayatın yeniden başlaması – eğer ilk etapta kesintiye uğradıysa bile – bir pandeminin sona ermesine rehberlik eder.
Dünya Sağlık Örgütü Ağustos 2010’da “pandemi sonrası döneme” geçişi resmen ilan ettiğinde, sosyal hayatın uzun süredir normale döndüğünü çok az kişi fark etti.
Yine de, önceki pandemilerde olduğu gibi, virüs dolaşmaya devam etti. CDC’ nin tahminlerine göre, pandemi sonrası mevsimlerin çoğunda grip kaynaklı ölümlerin pandeminin kendisinden daha fazla olduğu görüldü.
Pandemiyi sona erdirmenin anahtarı biyolojik değildir, sosyaldir.
Kovid kaynaklı vakalar, hastaneye yatışlar ve ölümler on yıllar boyunca devam edecek.
Pandemi, Kovid riski hayatlara entegre edildiğinde ve normal sosyal etkileşimlere devam edildiğinde sona erecek. Her ne kadar temiz ve düzenli bir son nokta umulsa da tarih böyle bir şeyin olmadığını gösteriyor.
Neticede zaman çizelgesini yapan virüs değil, biziz. Pandemi bitti dediğimizde bitecek.