bilhassa mübarek gün ve aylarda kainatin iftihar tablosuna daha fazla okunmasi gereken duadir. mesela mevlit kandilinde çokça 'allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina muhammed' demekte fayda vardir.
Hz. Peygamber için okunan ve Allah'ın rahmet ve selamını o'nun üzerine olması dileğini dile getiren dualara denir. Salavat "salat" kelimesinin çoğuludur ve genellikle "Allahumme salli..." diye başlar. Kur'an'da "Allah ve melekleri şüphesiz peygambere salat ediyorlar. (o Halde) ey etmiş olanlar, siz de onu kutsayın (salavat getirin) ve tam bir teslimiyle selam verin. (kendinizi onun rehberliğine teslim edin" (ahzâb, 33/56) buyrulmaktadır.
salavat; peygamberi övmek, ona selam etmek, kendisine karşi duyulan hürmet ve vefayi dile getirmek amaciyla söylenen sözdür. rivayet edilen bir hadiste peygamberimiz: "yanında benim adım anılıp da bana salât getirmeyen kişinin burnu sürtülsün, hakarete uğrasın" demiştir.
islam alimlerinden bazıları, insanın ömründe bir kere salât ü selam getirmesinin vâcib olduğunu söylerken, imam şâfi gibi kimseler de "nâm-ı celil-i muhammedî ne zaman anılırsa anılsın hemen salât ü selamla o na senâda bulunmak gerektiği" kanaatindedirler.
salavatın mutlak şekilde belirlenmiş bir şekli yoktur. illa ki şöyle söylenecek diye bir kural mevcut değildir. ama genel olarak: "allahumme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina muhammed" seklindeki söyleniş kabul görmüştür. bu çoğu zaman kısaca "allahumme salli ala seyyidina muhammed" seklinde de söylenir.
bununla birlikte, hadis ilmiyle uğraşanlar, hazreti peygamber in hadislerini rivayet ederken, o nun adı ne kadar çok anılırsa anılsın, her anılışında, "sallallahu aleyhi ve sellem" diyerek hürmet ve vefalarını ifade etmişlerdir. dolayisiyla böyle bir söyleyiş de mevcuttur.
"Allah ve melekleri, peygamberi çok salat ederler, Ey müminler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin."; (El-Ahzab-56) buyurduğu veçhile o yüce varlığa salat ü selam getirmek müminler için ilahî bir emirdir.
islamî âdâba göre dualarda, Allah'a hamd ve Rasulullaha salavat ile başlayıp yine onlarla nihayete erdirilir. Zira Peygamber (as) hakkında Cenab-ı Hakka bir dua ve niyaz hükmünde olan salavat-ı şerifenin reddedilmeyeceği yolunda bir kanaat mevcuttur. Dualarımızın başını ve sonunu salat u selam ile süslemek de bu gerçekten kaynaklanmaktadır. Yani kabul edileceği umulan iki duanın arasına kendi dualarımızı sıkıştırmak onların da kabulünü sağlamak düşüncesiyledir.