yaşanabilecek en boktan şeylerden birisi. sevgili olarak hayatınızda yer eden insanın sizin zeka seviyenizden daha aşağıda bir yerde bulunması durumu.
ayrıca ne yazık ki başıma gelen hadise. asla insanları küçük görmem, aşağılamam. bunu yapanları da sevmem zaten. ama bazı durumlar var ki objektif değerlendiriyorum, başkasının yerine utanıyorum. insanlar bu kadar salak olmamalı diyorum. hatta sevgili hiç salak olmamalı.
hikayemize geçelim;
psikiyatri bölümünde okuyan ve ders çalışmadan tam puan alacak kadar zeki, bir o kadar da güzel hayat enerjim beni bırakalı 2 ay olmuş. ben enerjisi bitmiş, hayattan bıkmış bir şekilde yaşamaya çalışırken tesadüf eseri onunla tanışıyorum. muhabbet ediyoruz, zamanla birbirimizden hoşlanıyoruz. lanet flört dönemi geçtikten sonra nihayet 3 aylık sevgiliyiz. ama bazı şeyler kafamı kurcalamakta. en önemli soru da "acaba ben bu kızla mutlu olabilir miyim?" cevabı yer yer hayır ama soruya genelinde evet hakim. aslında kız zeki. makine mühendisi bir kere. eh taş gibi de vücudu var. bazen şüphe bile ediyorum "lan bu kız bana nasıl baktı acaba" diye. ama gel gör ki kızımız hayat üniversitesinde her dersten ff almış çakmış kalmış. sor kendisine dünyanın dönüş hızından senin penis uzunluğunu hesaplasın ama git bana şu büfeden peynirli kraker al de gider cips alır gelir. işte bahsi geçen salaklık da tam olarak bu.
örnek yaşanmış diyaloglarla daha iyi anlayalım durumu;
Diyalog 1
+ aşkım bu akşam sinemaya gidelim mi yeni bir film gelmiş çok ilgi çekici duruyor.
- hangi film bitanem o?
+ great gatsby
- efenim?!
+ great gatsby diyorum gidelim mi?
- ... (lan o filmi ben torrentten indirmedim mi ya ikincisi mi çıktı amk?)
+ eee evet aşkım hadi cevap ver!
- kızım senin amk ben. geçen seneden kalma lan o gazete. nerden buldun onu da çıkardın Allah'ım bir de ciddi ciddi okumuş sinema ekine kadar gelmiş :(
diyalog 2
(hatun kişisi şehirdışındadır ve o akşam ankara'ya dönmesi gerekmektedir.)
+ aşkım ben saat 8'e bilet almıştım ya...
- eee?
+ o saat 8 doğru ama sabah 8miş o. aldığın biletin parası boşa mı gidecek şimdi?
- (hay ben senin...) ya önemli değil aşkım da sen nerdesin şimdi ortada mı kaldın yani?
+ ya evet hayatım bilet arıyorum ankara'ya ama yok hiçbir yerde.
- dur sen hayatım ben internetten bakıp sana uygun firmaları söyleyecem.
+ bitanem benim canımsın çok seviyorum seni *
- ben de seni hayatım ben de seni... eveet bakalım (bir süre mırıldanır) hah evet buldum şakşak turizmde saat 10'da, yavşak turizmde saat 10.30'da ibnetor seyahatte de 11.00'de bilet var. bunların peron numaraları şöyle şöyle...
(telefon kapanır merakla beklenir hatunun ne yapacağı. aradan 2 saat geçer hsbye dayanamaz arar)
- aşkım hangisinden aldın bileti?
+ alamadım bilet falan oturdum ağlıyorum çok korkuyorum gece karanlığında kaldım burda.
- (duvarları yumruklamak üzeredir saç baş yolar) nasıl alamadım bilet ya? ben sana 3 farklı alternatif sundum.
+ ya sordum öyle bi seferimiz yok dedi
- (kendini yerden yere atar gözleri dolmuştur) bebeğim o zaman git 1 saat sonraki otobüslerine bak adamların beklersin en fazla.
+ ya :( maxim :( ben taksideyim otele dönüyorum :(
- çatt! (telefonu kapatır duvara bi güzel çakar. sinirden tepinir olduğu yerde)
Edit: sonradan durumu anladım ki bu yanlış yazıhaneye gitmiş sonra tabelayı yarım yamalak görüp aynı firmanın kargo hizmetine sormuş bileti. eklemeyi unutmuşum sinirden.
işte bunun gibi olaylarla hsbye her gün ömründen 10 sene eksiltmektedir. sinir sistemi altüst, migren desen nirvana, kalp krizi riski %200 artmış... insan sevince bırakamıyor da efendim. bu da Allah'ın beni bir çeşit sınama şekli. ama çok ağır.
çok vahim bir durumdur. en çok da tartışma sırasında salak olduğunu belli eder. 3 dakika önce söylediği şeyi inkar eder, anlatmaya çalıştığınız şeyi anlamaz ve dumur olursunuz o an ne kadar çabalarsanız çabalayın sizi anlamayacağını anlar bir gülümsersiniz, tamam dersiniz sırf konu kapansın diye çünkü kendinizden utanırsınız artık. ve kız haklı olduğunu sanır.