sakız falına inanan insana imrenmek

entry2 galeri0
    2.
  1. Lisede aşık olduğum bir çocuk vardı, ama durumum umutsuzdu,

    Çok güzel bir sevgilisi vardı, benim de harry potter gözlüklerim, lanet olsun...

    Falım sakızı fallarını okurduk, orada seri numarası yazar, onların sayı değerini toplayıp alfabeden bir harf elde ederdik, istediğimiz harf çıkmazsa farklı şekillerde işlemlere tabi tutardık, mesela 17. Harfi beğenmezsek, 1+7=8 i bulur bir de ona bakardık, yine olmadı mı, okul numaramızın sayı değerlerini toplar onu da çıkan sayıya ekler veya duruma göre çıkarırdık, umuda müdahil olurduk.

    Aşk insana çok acayip şeyler yaptırıyor, umudu çok farklı yerlerde aratıyor, ne ise falım sakızı fallarına inanmış olmakla hiç gocunmadım, ve gün oldu sabrımın ve azmimin kaçınılmaz meyvesi olarak nihayet g ve b (ad soyad baş harfi, benim adım da g ile hem) harflerini bulmuştum falda, gayrı kaderin ateşli ağlarını ördüğü su katılmaz bir gerçekti ve tüm hazırlıklarımı yaptım, yeni elbiseler, çamaşırlar, saç bakımı, kaşları toparlama, parfümler, hazırdım...

    Sonra manitasından ayrıldı, ben de bir buluşma ayarladım, çok eğlendik, sonra sevdik birbirimizi, sonra aşık olduk, uzunca bir süre oldukça tatmin edici bir beraberlik yaşadık, şarkılar dinledik, dans ettik, liseli seksi yaptık, rüya gibiydi, tam bir dreams come true, ile too good to be true arasında yaşıyorduk, sonra işte mesafeler falan girdi coğrafik olarak, çok ağladık ayrılırken, kopmayacağız dedik ama sürdüremedik, sonra ayrıldık, zaten hareketleri falan sykolaştı, sonra yediremedi bu peşime düştü itoğlu, fotoğraflarımızı ne bileyim ve sair özel malumatlarımızı kullanıp tehdit etti, anana babana gösteririm bir kere ver dedi götoğlu, ölsen mezardan çıkarırı yine şeederim dedi çok korktum ya, lan nasıl bulaştım tam şerefsiz çıktı adam, arada hala görürüm, görünmemeye çalışırım, tenhada sıkıştırır da götüme dalar diye korkuyorum çok afedersiniz.

    Neydi, Haaa fallar çok zorlamayın be.
    3 ...
  2. 1.
  3. kafanızı yastıktan ayırmanın ilk güçlüğü ile aynı yastık üzerinde göz kapaklarınız ile yaptığınız günün son savaşı arasında kaç kişi ile karşılaşmış iseniz, bir o kadar ego politikası izlemek zorundasınızdır. karşınızdaki kimi zaman dost, kimi zaman etkisiz, kimi zaman ise egonuzu tedirgin eden insanlar olduğu için bu politika hisler dünyasında acı çekmenize ve günün sonundaki yorgunluğunuzun temel taşlarına sinmektedir.
    tüm bu duygular, düşünceler, yargılar, önyargılar vs. nin hafızanızdaki gereksiz ram işgalini hesaplarken hemen yan tarafınızda bir çocuk belirir. muhtemelen para üstüne alternatif olarak eline tutuşturulmuş nane aromalı sakızı ağzına katıp, onun ilk sertliğini dişlerine bir av gibi sunmanın zevkini yaşarken diğer taraftan minik sakız paketinin kırışıklığını düzelttikten sonra okumaya başlar.

    bir elinde yağ bir elinde bal
    ister ki hep yanında kal
    kalırsan en mutlu o olacak
    hem evide üzerine yapacak

    zihnen bunun gerçekleşebilme ihtimalinin virgüle hakaret sayılabilecek ihtimaller dünyasında fütursuzca gezinirken bu kadarcık şeyle mutlu olmasını hayretle izlersiniz. onu mutlu eden belki de ordaki ev değildi. birinin yanında kalmanın o kişiyi mutlu edeceği kehaneti de değildi. belki de onu mutlu eden tek şey bunun sadece kendisi için yazılmış olma ihtimaliydi. aynı falı 100 000 kişi de okusa hepsi de aynı mutluluğu duydu belkide. sonuç olarak sakız falını okumayanlara o fala inanmayanlara göre onlar okuyanlar daha mutlu oldular. bilenlere göre bilmeyenler daha mutlu oldular. soranlara göre sormayanlar daha mutlu oldular.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük