beyaz ruslu maxim romaschenko, sakıp hocaya alexander hleb isminde bir futbolcu tanıdığını ve transfer edebileceklerini söyler.. hatta, kendisinin de devreye girebileceğini belirtir.. sakıp hoca, büyük bir kararlılıkla "tanımadığım futbolcuyu transfer etmem" der ve onun yerine palmeiras'tan botafago'dan corinthians'tan brezilyalıları doldurur takıma..
"tanımadığın futbolcuyu transfer etme, eyvallah hocam da, gidip aldığın brezilyalıları nereden tanıyorsun acaba?" diyesi geliyor insanın..
yıllar yıllar önce zeytinburnuspor u çalıştırıyordu kendisi. bir beşiktaş maçında güvenlik görevlileri stada almamış kendisini. tanımamışlar. kartını falan gösterip içeri girmiş. mütevazi, iyi bir insan.
Teknik direktörlük kariyerinde iki inanılması güç işe imza atmıştır.
97-98 sezonunda, 9. haftada göreve geldiği Altay'ın başında, ligin ilk yarısını 4 galibiyet, 4 beraberlik ve 9 mağlubiyetle 16. sırada ve düşme potasında tamamlamış, lakin ikinci yarıda takımını şaha kaldırarak 8 galibiyet, 7 beraberlik ve 2 mağlubiyetlik bir seriyle 7. sıraya kadar tırmandırmıştır (bu ikinci yarı periyodunda Altaylı futbolculara toplam 9 kez kırmızı kart gösterilmiş olduğu da burada garip bir ayrıntı olarak yer alsın).
00-01 sezonunda, başında bulunduğu Gaziantepspor, ligin son 5-6 haftasına liderlik koltuğuna oturmuş kuvvetli bir şampiyon adayı olarak girmiş, ard arda Rizespor ve Fenerbahçe maçlarında (ki bu Fenerbahçe maçı, 3-0'dan 4-3'e dönen o meşhur maçtır) alınan iki mağlubiyet, Gaziantepspor'u üçüncü sıraya kadar itelemişti.