uzunca bir süreden beri ergenekondu, balyozdu, boktu, püsürdü diyerek iktidara yaranma şiarıyla yırtınarak kafayı sıyıran liberallerin okumadığı, okuyup da feyz almadığı bir eser olduğuna eminim.
fikirleri ya da eylemleri devletin ideolojisi ile uyuşmayan askerler için kullanılırmış. genelde bunlar daha zor şartların olduğu doğu illerinde, psikolojik olarak yıpratılır, ayar verilir, hizaya sokulmaya çalışılırmış. kitabında mumcu kendi hikayesini anlatır. gerçek türkiye'yi bilmezden önce okursanız inanmak istemezsiniz başta, komiklik olsun diye yazılmış dersiniz, yıllar sonra anlarsınız ki aklın ve mantığın esamesinin okunmadığı bir değerler çarkında, ne kafalar öğütüldü, ne fikirler una çevrildi, çıra gibi yakıldı.
binlerce sanatçı, muhalif, aydın ve düşünür, devlet ya da onun bağlantılı olduğu çeşitli kurumlarda mevki sahibi olmuş yüzüne tükürülmeyecek çirkinlikteki adamlarca nasıl yerlerde süründürüldü, fişlendi, işkence edildi, hayatları bitirildi yeniden düşünürsünüz, nasıl bir ülkede yaşadığımızı ve bu mantıktaki adamların hala aynı makamlarda olduklarını yeniden idrak edersiniz.
"ellerin dert görmesin uğur mumcu! sakıncalı piyade'yi yazdığın için eline sağlık, ağzına sağlık, canına sağlık... kendi yazdıklarıma gülmem. ama senin yazılarını gülerek okudum. acı acı gülmek vardır ya, işte öyle acı acı güldüm."
elimde olan 18. basımının arka kapağında aziz nesin'e ait yukarıdaki ifadeleri bulunduran; 12 eylül dönemini anlatırken kara mizahı tüm ustalığıyla kullanan uğur mumcu'nun eseri.