ülkemizde ciddiye alınamayacak ensturmanlardandır. isminin yaptığı kişisel çağrışımlar sebebiyle olsa gerek. sakso - saksafon fark bariz ortada ama ilk duyuşta bunu idrak etmek zor.
80 ler ve 90 lardaki bir çok amerikan filminde sevişme sahnelerinde kullanılan, romantik-erotik arası bir çalgıdır. o yılların filmlerini hatırlayanlar, filmin sonunda da hareketli bir saksafon melodisi hatırlayabilirler. film bitmiştir, kahramanlar üstü açık bir arabada ufka doğru gitmektedir ve kamera onları tam arkadan çekmektedir vs.
yine aynı yılların sitkomlarında da saksafon sahnelerini hatırlarsınız. arada sahne değişeceği zaman saksafon sesi duyulur, evin dıştan görüntüsü ekrana gelir ve şöyle bir fır döner.
allah'ım ben ne kadar gereksiz şeyler hatırlıyorum!
şüphesiz ki 50' ve 80' tarihleri arasındaki mark5 ve mark6 serileriyle, bir dönem jazz saksafonistlerinin kullandığı tek marka olan paris yapımı (bkz: selmer) en iyisidir.
nasıl bir bağımlılıktır tarif etmeye kalksam doğadaki hiçbir gerçeklikle betimleyemem ben saksafonu. tutuşu, ilk başta çok ağır bulup "nasıl taşıyacağım ben bunu" endişesi, ilk ses çıkartma çabası ve ilk anlamlı ses, dudaklarınızla ona dokunuşunuz...
onu aynı bir kadın gibi tavlamaya, ikna etmeye çalışmanız kısacası.
dinlemesi hoştur fakat çalması anlatılamayacak bir deneyim.