saklanmak

entry10 galeri0
    1.
  1. 2.
  2. insanın kalbini ve beynini kaplayan karanlığı ortadan kaldırmak adına inzivaya çekilmesi, en ufak parıltıya kadar bildik bir karanlıkta kendini kaybetmesi.
    0 ...
  3. 3.
  4. sak- lanmak
    sakSubaraknoid Kanama (SAK). Damar içindeki kanın, beyin-omurilik sıvısının dolaştığı subaraknoid aralığa açılması demektir.
    rahmetli bıdaha saklanamadı , son saklanışıydı, denecek bır durumdur.
    0 ...
  5. 4.
  6. çocukken öğrendiğimiz ilk oyundur. bazen ellerin arkasına saklanılır, bazen kapının. saklanıp yeniden ortaya çıkınca mutluluk duyduğumuz, güldüğümüz,eğlendiğimiz durumdu.
    0 ...
  7. 5.
  8. her kaldırımını tanıdığım bir semt. evim... evimi görebiliyorum. hatırlamıyorum bu sokağın nereye çıktığını. hatırlayamıyorum köşede oturan, sigara yüzünden ciğerleri sönmüş genci. herkes bana bakıyor meraklı ve aşağılayıcı bakışlar arasında. ismim... ismim neydi benim? bir alt sokakta mı kaldı gülümsediğinde bulutları utançtan köşe bucak saklanmaya zorlayan o güzel kız?

    evet, bir kız vardı. gözlerini hatırlıyorum sanki. görsem, bir kez görsem tanırım belki. önümde muğlak görüntüler. kimisi kesifleşiyor, kimisi ışıldıyor gözbebeklerimde. sokaklar bugün biraz daha korkutuyor beni. küçümseyen ifadelerden kaçıyorum. saklanıyorum perdeler arkasına sana olan güvenimi sarstığından beri. aslında yalnızca bir his, arkasına saklandığım ve ötesi buğulanıyor sadece. hayat biraz sergüzeşt olsun istedim o an, ama ne çabuk unuttum; maceralı hayatları sevmezdim ki ben. bu anı, bu duvarların nefretini anlamak istemiyorum. topuklarımın intikamını asfalttan çıkarmak istercesine vuruyorum yola ayaklarımı, vurdukça büyüyor acım. yürüdükçe yabancılaşıyorum kendime. her dakika bir şeyler siliniyor gözlerimden. kulaklarımdaki uğultular, beynimi kemirmek için emir bekleyen düşüncelerimle bir olmuş geliyorlar üstüme.

    koşmak istiyorum ama önümü görmeden koşamam. neye çarpacağımı, nereye düşeceğimi, bilmem, görmem lazım. gizemleri sevmem ben. belki de her şey böyle başladı. gizemlerin çözümsüzlüğü iliklerimde dolaşan cam kırıkları gibiydi. şimdi artık çözümsüz kalan ne varsa umurumda değil. kendi nefesim bile bana yabancılaşmaya başladı. eksik olan hisler sadece görüntüde değil. koku yok, gördüklerim netliğini yitireli çok olmuş. sesler birbirine karışıyor ve ağzımda kıvamsız bir şeyler çiğniyor gibiyim. hayatımdaki çözümsüzlüklerin bir önemi yok artık.

    ah ferhunde! seni gerçekten beğendiklerini mi sanıyorsun hala? şu zevksizlikleri üst üste bindirildiğinde dağları aşacak olan insanların gözlerindeki kirliliği göremiyorsun biliyorum. üzülmüyorum o bildiğin zaman kavramının altını üstüne getirirken. kızmıyorum sana artık. varlığından beslenen gafletim de yok eskisi gibi. inan, eskisi kadar üzülmüyorum sana. sen ferhunde! sen benim en ezber bozan hikayemdin. şimdi bu sokakta bir gülümseyen yüz arıyorum. seninkine ne kadar benzemezse, o kadar iyi! inan bana, gamzelerinin bile önemi yok artık.
    4 ...
  9. 6.
  10. 7.
  11. ortada oyun yoksa, fazlasıyla can sıkar. köşe bucak kaçmak yorar..
    0 ...
  12. 8.
  13. saklanbaç oynadığımız günlere atıfta bulunarak yazmaya başlayacaktım ama çok hayalperestçe olacağı için vazgeçtim.

    büyümek zorundayız çünkü.

    artık bir nesnenin arkasına değil fikirlerin, duyguların, korkuların arkasına saklanmalıyız.

    kimsenin fark etmediği şekilde yıllarca gizlenmeliyiz. belkide biri fark edip bizi kurtarır diye.

    ama nafile kaçacak, saklanacak tek bir yer var ancak kimse oraya gitmek için can atmıyor.
    1 ...
  14. 9.
  15. Sualsiz yapılan kusursuz bir eylem..
    4 ...
  16. 10.
  17. 'Sak' kelimesi eski türkçe'de düşünceli, gözü açık, müteyakkız anlamlarında bulunmaktadır.* Bu kelimeden türemiş, anlamı genişlemiş, sık kullandığımız bir fiil de var: sakınmak. Göktürk, uygur ve çağatay metinlerinde "sakın, sakınç, sakındım" çekimleriyle sık sık karşımıza çıkar bu kelime. Günümüzde "sakın yapma, sakındım" filan derken genellikle düşünceli olmayı pek kastetmesek de kelimenin asıl anlamı düşünceli olmaya atıf yapmaktadır. Saklanmak kelimesi de bu kelimelerle aynı kökten gelmektedir. 'Sak' ismi, isimden fiil yapan ek (:-len) alarak türemiştir. günümüzde bu kelimeyi "gizlenme, korunma, uzaklaşma" anlamlarıyla kullanıyoruz yani bu da kelimenin yan anlamlarının, asıl anlamın önüne geçmesi demek oluyor. Saklanmak eski türkçe'de ne anlamda kullanılıyordu bilmiyorum; fakat yine düşünce bağlamında kullanılıyor olması kuvvetle muhtemeldir.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük