yaz aylarının değişmez eğlencesidir. * her insan çocukluğunda bu oyunu oynamıştır. ancak bu oyunda da çamura yatan ibneler yok değildir. saklambaç oynarken habersiz eve gidip yatıp uyuyanına dahi denk gelmiş sözlük yazarları vardır. işimiz gücümüz yok sabaha kadar seni mi arayacağız lan.
Lisa Gardner tarafından yazılan kitaptır. Kitabın kahramanı; Annabelle adında hayatı saklanmakla geçen genç bir kadındır. Buna rağmen ailesinin yıllarca neden veya kimden kaçtığını öğrenememiştir. Yerin altından üzerinde kendi isminin yazılı olduğu bir ceset çıkarıldığında ise polis olan eski sevgilisi Warren ile çalışmak zorunda kalır...
malesef günümüz şartlarına uyum sağladığına şahit olduğum, küçüklüğümüzün masumane ve güzide oyunudur.
bir grup çocuk 8-10 yaşlarındalar, aralarından seçilen ebe 10'a kadar sayar ve gözlerini açtığında sanırım bir önceki ebeye hitaben,
- 3'e kadar sayıyorum pislik, hemen çık dışarı, hemen çık dedim yoksa senin için hiç iyi olmaz !!
zamanında şuursuzca oynadığımız oyun ne hallere gelmiş yahu.. sanırsın çocuk oyun oynamıyor da en actionlısından bir film çekiyo. hey yavrum hey ne günlere kaldık..
çocukken değil de gençken oynanınca daha bir keyif veren oyun. malum espri anlayışınız gelişiyor yaş ilerledikçe. yalnız saklambaç oynarken ebe olan kişi "hile yaptın olum, ne çabuk saydın biz duymadık" iftiralarına maruz kalmamak için sesli ve seri bir şekilde dışından saymaya başlar ya 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14-15-16-1....... -22-23.... işte çok hızlı söyledigi için aradaki bazı sayıları yutuyor ya ona bayılıyorum. Ne zaman öyle bir çocuk görsem çocukluğum aklıma geliyor, gülmekten altıma zıçıyorum tabiri caizse.
oyunu oynamak için gerekli malzeme ya bir duvardır yada bir ağaç. sokakta oynandığında süper olur saklanılacak bir çok yer. herkez bulunduktan söbelenip - söbelendikten sonra eğer bir oyuncu bir kaç dakika bulunamazsa kurt olurdu. bir kaç el ebelenmezmezdi.
bu oyunda bir 2-3 mahalle öteye saklanan arkadaşlarda olurdu. senin oyun bittip top oynamaya başladığında çıkar gelirdir.
geceleri oynandığında daha bir keyifli olan oyundur ,hele bir de arkadaş gurubunuz kalabalıksa ,anneniz sokağa çıkıp isminizi bağırana kadar oynarsınız, hatta bazı günler düğün vardır mahallede arkadaşlarla bir başlarsınız saklanmaya hem müzikte vardır,
düğün dolayısıyle ,arabalar çoktur bi kere saklanacak yeriniz boldur, angutun teki hırsına yenilip kasabanın dışındaki ormanlığa saklanmasın diye sınır koyarsınız, sınırı taşlarla belirtirsiniz.
başını etrafı "ters"ten gördüğün bir aynaya dayayıp, kolunla gözünü kapat-mış gibi yapıp, o küçücük aralıklardan ya da ayakseslerinden gidilen yönü tahmin etmeye çalışırken sen; hiç bilmedin, hep tam arkanda durup, senden önce sobelediğimi, "yüz" demeden sen daha..
belirli bir alanda oynandığında bir süre, saklanılacak bütün yerler bir tür tecrübe ile sabitlenir..
bu kez ebe başka bir şeyi hesaplamak zorunda kalır..
o nun, orada saklandığını biliyordur ve oraya gidip o nu işaretledikten sonra, sobe diyeceği yere, avucunun içi ile vurup, o ndan hızlı dönebilecekmidir acaba..
bu arada diğerleri de, ebe bunu yapsın diye bekliyor olacaklardır zira..