Tanımı da yaptım rahatım. Kaç gündür dışarı çıkıp 3 4 bira almaya üşendim. Arkadaş da sağolsun japonya'ya gitmişti. Geldi falan. Yediğin içtiğin senin olsun, ne getirdin onu söyle, sadede gel dedim. Ehehe sake getirdim sana dedi. Ben de Ju-on da falan duymuştum. Japon içkisi diye. Allahım bir heyecanlandım sormayın, sanki daha 12 yaşındayım ve penthouse dergisi'ne bakıcam. içeyim dedim bugün. Açtım. Askerlik, iş, güç, siyaset, felsefe konularında biraz daha tecrübe sahibi olabilmek için aldım bir kaç yudum. Allah diye bağırdım. içince dinden konuşur ya insan... ondan sanırım. Bu kadar boktan bir içki daha görmedim. Sanki anamı babamı ezmişler, fermante etmişler bana içiriyorlar. Ters peristaltik hareket yapmaya yeltenen midemle umutsuzca konuşmaya kalkışmalar mı dersiniz, şayet kusarsam anneme yapacağım açıklamayı kafamda kurmalar mı dersiniz, hayatın belirsiz japon filmi tadında gözümün önünden geçmesi mi dersiniz hepsini yaşadım. Bir kere okkalı bir küfür etmiştim japonlara... Bir korku filmi izliyordum. Yaşım da küçüktü nazaran. işte o zaman ağzımdan köpükler saçarak bir küfür etmiştim. Bir de şimdi ediyorum. Eşşeksiniz olum japonlar. Hem de zikiniz küçük.
hafiftir. biraz şarap biraz votka gibi bir şeydir. öyle yoğun bir tadı, kokusu yoktur. dün girdiğim sushico'da "gider bu" diyebildiğim tek şeydir. lan onca zaman suşiyi bir bok sanmıştım da...
berbat bir tadı vardır. en azından ben hiç sevmedim. japon kardeşlerimiz ise genel olarak bu içeceğe bayılırlar. bizim rakı gibidir bir nevi. bizde nasıl rakıyı herkes içemez, belli bir güruh sever, onlarda da durum aynıdır.
Japonların pirinç ve tahıl tozundan yapılan ulusal içkisidir. Rakı ve tatlı şaraba da benzetilmektedir. Genellikle beyaz şarap rengindedir. %18-20 oranında alkol içerir. Şaraba nazaran hafif ekşimsi bir tadı vardır. içimi her ne kadar şarabı anımsatsa da, ağızda lezzetli bir tat bırakır. Sake yıllandırılamaz ve satın alındıktan sonra tüketilmesi gerekmektedir. Aroması çok iyi koşullarda muhafaza edilirse altı aydan bir yıla kadar korunabilmektedir. Pirinç ve tahıldan üretildiği için ABD'de bira olarak sınıflandırılmaktadır. Sake, türüne göre soğuk ya da sıcak olarak servis edilir ve özel sake bardaklarında (bu bardaklar Türkiye'deki kahve fincanlarını andırır) veya şarap kadehlerinde içilir.
Resmi kaynaklara göre sakenin içindeki pirincin, sake içine katıldığında ki büyüklüğünün, ham haldeki büyüklüğüne oranı, sakeyi sınıflandırmada ki en önemli belirleyici unsur. Bu boy farkı şöyle açıklanabilir. Bir pirinç tanesinin dıştan içe doğru nişasta oranı artar. Sakeyi sake yapan da yüksek oranda nişasta içeren pirinçte yatmaktadır. Dolayısıyla üreticiler, ham pirinci öğüterek dıştaki, düşük nişastalı, yüksek proteinli kısmı bilinçli bir şekilde azaltırlar. işte öğütülen kısım ne kadar çoksa, geriye kalan kısmın kalitesi de o kadar yükselir.
hiko seijuro: "ilkbaharda çiçek açan kiraz ağaçları, yaz aylarında yıldızlarla kaplı gözyüzü, sonbaharda dolunayın ışıldaması ve kışın karla kaplı topraklar. işte tüm bunlar bir sake'nin lezzetli olmasını sağlar. Eğer hala tatsız geliyorsa, sorun senin kalbindedir."
--spoiler--
rock lee kimimaro ile vs sinde ilaç yerine yanlışlıkla sake içmiş ve uzakdoğu kung fu tekniklerinden en meşhuru sayabileceğim 'sarhoş tekniği' ni yapmıştır.
--spoiler--