yıllar önce edebiyat hocamın söylediği tümce. unutmadım hiç. muhtemelen, şuanda görüşmediğim tüm sınıf arkadaşlarım unutmuştur fakat benim aklımda hep yer etti. anlatmak istediğine o zaman da hak vermiştim, şimdi de veriyorum. maksadım kimseyi küçük görmek değil, yapım böyle bir şeye müsait değil öncelikle yazalım bunu. bizim toplumumuzda vardır ya, baş göz etme olayı... bazı hanım teyzelerimiz, mahalle eşrafı oturup bol dedikodu eşliğinde yakıştırma içine girerler. iki fiziksel mana da kusuru bulunan insanı yazık yazık diyerek birleştirmeye giderler. amaç onların birbirine bakmasıdır. fakat işin bu toplumsal birleşme sonrası düşünülmez. hep bir olguyu ilk değerleme şekliyle görürüz bunun arka penceresinde neler olabilir görmeyiz ya öyle bir şey işte. iyi de ya bu ailenin olası çocuklarının vaziyeti ne olacak? onlar, nasıl yetiştirilecek kısmı büyük bir muammadır, derttir, tasadır!
baş göz etme mantığı hala daha var olan bir mantık. hocam, yıllar evvel mırıldanmış derste. oğul rıza ve fatma kızı elbet iyi bir hayat beklemiyor! onların çocuklarını da. bu kör gözün kör parmağına bir anlatım barındırsa da hakikiliği olan tespiti aklıma geliverince hocamı anımsadım tekrardan ne yapar ne eder acep şimdi?