sakarya türküsü

    1.
  1. necip fazıl kısakürek in bir şiiri.

    insan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
    bir yanda akan benim, öbür yanda sakarya.
    su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
    benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
    herşey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
    oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
    akışta demetlenmiş, büyük küçük kainat;
    şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
    fakat sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
    kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
    çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
    hey sakarya, kim demiş; suya vurulmaz perçin?
    rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur,
    sırtına sakarya'nın, türk tarihi vurulur.
    eyvah, eyvah, sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
    bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük!..
    ne ağır imtihandır, başındaki sakarya!
    binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
    insandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
    hamallık ki, sonunda ne rütbe var, ne de mal,
    yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
    ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
    şimdi dövün sakarya, dövünmek vakti bu an;
    kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
    hani yunus emre ki, kıyında geziyordu;
    hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
    nerede kardeşlerin, cömert nil, yeşil tuna;
    giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna?
    mermerlerin nabzında hala çarpar mı tekbir?
    bulur mu deli rüzgar o sedayı: allah bir!
    bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
    sakarya, kandillere katran döktü geceler.
    vicdan azabına eş, kayna kayna sakarya,
    öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
    insan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
    bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
    geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
    siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
    kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
    bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
    sakarya, saf çocuğu masum anadolu'nun,
    divanesi ikimiz kaldık allah yolunun!
    sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
    rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
    akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
    aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
    bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
    sen kıvrıl, ben gideyim, son peygamber kılavuz!
    yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
    yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, sakarya!..
    24 ...
  2. 9.
  3. şiiri incelersek:

    edebiyatımızda kurtuluş savaşı'nın kazanılmasında büyük rol oynayan sakarya sıkça işlenmiştir. bu işlenen şiir, hikaye veya romanlarda genelde; kahramanlık, ordu, asker, başarı anlatılır. fakat zamanın geçmesi ile duygudaki yoğunluğun azalmasıyla sakarya başka ifadeler amacıyla da kullanılmıştır.
    kısakürek'in bir özelliğini biliyoruz ki o; dış alemdeki bir objeyi kendine belirleyip bunu iç dünyasındaki bir nesneye bağlayabiliyor. bunun en net örneği "kaldırımlar" ve "sakarya destanı"dır.
    burada sakarya nehri iki anlamda kullanılmıştır:
    1- gerçek anlamda sakarya nehri
    2- türk gençliği
    mehmetçik, asker olarak değil, mehmetçik'in çıkışı olan türk gençliği sembole eştir.
    şiirin ilk kısımlarında sakarya nehri tasvir edimiştir. kıvrım kıvrım akan nehir ile şair kendi benliğini, durumunu kıyaslar. bu kıyaslamanın nedeni sakarya'nın akıp engel tanımaması yanında şair yokuş çıkarken zorlanmaktadır. anlatımı güçlendirmek için zıtlıkları kullanmıştır. en küçük ayrıntıdaki zıtlıklar iç içe geçmiştir.
    "fakat sakarya başka" mısrası ile artık gerçek sakarya dışındaki anlamı yani; türk gençliğini ifade eder. gençlik "kurşundan bir yük" altındaki "köpükten gövde" olarak tasvir edilir. batının sömürgeci ve baskıcı düşüncesini sorgulama imkanı vermeyen güçler vardır bunlar "yokuş" olarak nitlendirilirler. türk genci neden köpükten gövdedir? çünkü henüz olgunlaşmamış, talıması gereken türk tarihi ve kültürünü farkedememiştir. bunun nedeni dış baskılardır. ama taşıdığı kurşundan yük; güçlü, değerli türk tarihi ve kültürüdür. fakat kısakürek'te "ilahi güç" "iman" düşüncesi ağır basar. tanrı izin verdikçe bu gövde daima ilerleyecektir fikrindedir. türk gençliği daha sonra; kanaryaya benzetlirken taşıması gereken yük; binbir başlı kartala benzetilmiştir bunun nedeni yine gençliğin tecrübesiz oluşuyla alakalıdır.
    türk tarihi boyunca gençliğin çektiği acılar anlatılır bu acılar savaş meydanlarında ve anadoluda yaşanmaktadır. fakat kıskürek şuna dikkat çeker bu acıların sonunda ne bir ödül vardır ne de rütbe. acı ile yoğrulan bedenlere yine acı eşlik eder çünkü sonuçta anne babadan vatandan ayrı kalınır. gençlik acıyla yoğrulur ama pes etmez.
    son bendde insan ile nehir karşılaştırılır ve kısakürek için hareketsizlik ölümdür. türk gençliği acılara razıdır yeter ki bir varlık gösterebilsin. sakarya nehri'nin ölümü sularının bir havuza doldurulması ise, gençliğin ölümü ise; hareketsizliktir.
    şair kendini ve türk gençliğini kötülüklere araç olmamış saf, "allah yolunun iki divanesi" olarak görür. gençlik anadolu'nun temiz çocuğudur.
    son kısımda yine nehir tasvir edilir kılavuz; son peygamber olarak belirtilir ve çarpıcı sona ulaşılır. tüm bender bu sona ulaşmak için yazılmış gibidir.
    "yüz üstü çok süründün ayağa kalk sakarya"
    tarihten, kişisel düşünceden, sohbetten faydalanmış bu son kısım ise; hitabettir. türk gençliği kastedilmektedir. öektikleri çilelerin son bulması gerektiğini söyler. bu sürünüşün sonu aydınlık ve ferahtır buna inanmaktadır. "ayağa kalmak" bu şiirde bahsettiği değerlere, kültüre, tarihe sahip çıkması anlamını taşır.

    şiir divan edebiyatı nazım şekli terkib-i bendile yazılmıştır bu normaldir çünkü divan edebiyatı gibi yoğun bir söyleyişe sahiptir tek farkı sayıca az bendli olmasıdır.
    15 ...
  4. 5.
  5. necip fazıl kısakürek'e neden üstad dendiğinin kanıtı olan şiirdir.
    13 ...
  6. 2.
  7. ''oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
    akışta demetlenmiş, büyük küçük kainat''

    fazla söze gerek bırakmayacak mükemmellikte, mükemmel bir şaheser.
    (yazarını *rahmet dualarıyla anıyorum)
    12 ...
  8. 4.
  9. kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
    bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

    bir kaç gün bu mısranın üzerinde düşünmeme rağmen bir türlü manasını çözememiştim. sonra değişik meclislerde bu iki mısrayı gündeme getirerek insanların düşüncelerini yokladım. ulaştığım sonuç bir harikaydı, kendisinin zamanında yaşadığı fikir buhranlarını da özetliyordu bu iki mısra.

    seni saygı ile anıyoruz üstad.
    11 ...
  10. 6.
  11. su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
    benimse alın yazım, yokuşlarda susamak

    dizeleriyle insanı alıp götüren bir şiirdir...
    8 ...
  12. 8.
  13. 6. türkçe olimpiyatlarında moğalistanlı kardeşimizin çok yürekten seslendirdiği harikulade bir üstad şaheseri.

    http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=323098
    6 ...
  14. 18.
  15. necip fazıl ın düşünce yapısının tüm siyasi ve manevi yönlerini açıklayan şiirdir. çok kıymetlidir.
    6 ...
  16. 3.
  17. depremden sonra insanın aklına hep son mısrası gelen şiir;
    "Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya"
    5 ...
  18. 10.
© 2025 uludağ sözlük