sakallı bebek

    1.
  1. türkiye'nin en kallavi üç beş kent efsanesinden biri. çocukluğu 80'li yıllara denk düşenlerin bir numaralı altına kaçırma nedeni.
    (bkz: seksenlerde çocuk olmak)

    seksenli yılların ortalarında bir yerde, yanılmıyorsam 87'de, tan gazetesi "sakallı bebek konuştu" diye bir manşet atmıştı kocaman. yanından da temsili bir resim vardı ki bugün sakallı bebeğin hala etkisendeysek , bu biraz da o ilüstrasyonun başarısından kaynaklanıyor. arkasında güneş mi ne vardı bilmiyorum, böyle parlıyordu sakallı bebek; sakallarından başka mavi gözleri de vardı kocaman ama çirkin ya da güzel denilemezdi, tıpkı haberin kendisi gibi bir bebek için fazlasıyla tuhaftı. tam da bu tuhaflık, o resmi bir kere görmüş olmama rağmen, geyiği açıldığında pek çok arkadaşımda da olduğunu öğrendiğim gibi, onu hafızama nakşetmeme yetti ve hafızası yerlerde sürünen biri olarak tam şu anda bile o ilüstrasyonu bütün detaylarıyla hatırlayabiliyorum.

    gazeteyi gördüğüm yer bir kasaba kahvesiydi. hala resmin dehşetinin etkisindeyken alelacele haberi okudum: istanbulda hastanenin birinde sakallı bir bebek doğmuş ve konuşarak bayramın ikinci günü kıyametin kopacağını söylemişti. şu tesadüfe bakın ki bayrama da bir hafta kadar kalmıştı!!!

    (bkz: vay anasına sayın seyirciler)

    gözlerimi usulca gazeteden kaldırıp kahvede şöyle bir dolaştırdığımı, madem kıyamet kopacaksaydı eğer, insanların yüzünde endişe, panik, dehşet türü belirtiler görmeyi umduğumu hatırlıyorum. ama hayır! kahve ahalisi sanki hiç kıyamet kopmayacak, bir haftadan az bir süre sonra dünya yerle bir olmayacakmış gibi alabildiğine sıradandı.

    başım sıkıştığında, korktuğumda, acıktığımda, susadığımda sıkıldığımda hep yaptığım gibi anneme koştum ben de. üstelik kahvedekilerin aksine annem bahçe kapısında komşu kadınla sakallı bebeği konuşuyordu. kadın anneme haberden bahsediyordu, annemse gazete yazmışsa doğrudur diye cevapladı kadını. haber teyid edilmişti. demek ki doğruydu. buraya kadardı. şu kısacık ömrümde hayata doyamadan veda edecektim demek. hem de daha bisiklet sahibi olamadan. hem de hiç kız arkadaşım olmadan. sessizce odama gittim. yatağa girdim epey bir süre tir tir titredim.

    bayramın ikinci gününe kadar her gün öldüm öldüm dirildim. o yüzden bir idamını bekleyen bir mahkum neler hisseder az çok bildiğimi sanıyorum. ama işin ilginç yanı, bu hadisenin üzerinden bu kadar yıl geçti, hala hatırladığımda içime nedenini bilmediğim bir korku sızar, bir ürperme gelir bana. o günleri yaşayıp da şimdi bu satırları okuyan arkadaşlar inanın yalnız değiliz, tan gazetesinin yarattığı bu sakallı canavar, yerli chucky, pek çok kişinin en korkunç anılarından biridir.
    entryimi birinin bu kollektif bilinçaltını deşmesi dileğiyle bitiriyor, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyorum.
    41 ...
  2. 2.
  3. 48.
  4. Eğer bir nesil şu an erken boşalma problemiyle karşı karşıyasa bu asparagas haber yüzündendir. Koca bir neslin bahçe Tulumbası gibi altına işemesine sebep olmuştur.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1738307/+
    Allah belasını versin hala korkuyorum.
    10 ...
  5. 50.
  6. "doğduğunda sakallıymış dişleri bile varmış. yaşlı bir adam gibi. 'bilmem kaç yılında kıyamet kopacak' diyip ölmüş!!!"

    sakallı bebek değil de beni daha çok bu şerefsiz korkuturdu;

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1738551/+

    "müzik dinlerken annesi Kur'an okuyormuş o da rahatsız olmuş sus diyip gitmiş yırtmış!!"
    bunu ilk gördüğümde Aksaray'daydım ben. ilkokul civarıydı. bildiğin gazete haberinde bu şekilde görsel vardı. ad-soyad vermiyordu ama annesinin ifadesi şeklinde bir eklenti bile vardı.

    uydurmayı ne seviyoruz ya*
    9 ...
  7. 53.
  8. çocukluğumda duyduğum bir haberde yer alan, gazetede temsili bir çizimini gördüğüm için de feci şekilde psikolojimi bozan uyduruk canlı.

    o gün dışarıda oynamaya çıkmıştık. yaz günü ya da yazdan bozma sıcak bir gündü ve akşam üzeriydi. dolunay vardı, ayın da dünyaya epeyce yakın olduğu bir zamana denk gelmişti. ufuktan yeni doğarken kocaman olmuş ve sarımsı bir renge bürünmüştü. sanırım o saatlerde bir yerde görmüştüm o resmi gazetede. nedendir bilmem, o dolunay manzarası ile birleşince daha fazla ürkütmüştü beni ve uzun yıllar kafamdan atamamıştım o görüntüyü.

    şimdi bile gözümde canlanınca içim bir tuhaf olur, o günlerin etkisiyle.
    9 ...
  9. 50.
  10. Yurdum insanına kıyamet kopacak turşuları bitirelim dedirterek bidon bidon turşu yedirtmiş bebektir.

    Kıyamet kopması sıkıntı değil de turşular boşa gitmesin emek o kadar.
    7 ...
  11. 24.
  12. Kendisi'nin Cem garipoğlu olduğundan şüphe edilmektedir. Dizine kadar sakalı vardır ama çocuk suçları şubesine götürülmüşütür.

    http://www.haberturk.com/...cat=200&dt=2009/09/17
    6 ...
  13. 49.
  14. Bak dün gece aklıma geldi entri yazdım; gece rüyama girdi! Allah'tan bu sefer yatağa işemedim.
    6 ...
  15. 10.
  16. söylentilere göre bu bebeğin annesi doğumda ölmüştür ve bebek de (doğar doğmaz) "siz benim annemi öldürdünüz ben de sizi öldüreceğim, arefe gününü (yaklaşan bir 80'li yıllar kurban bayramı arefesi) göremeyeceksiniz" diyerek hastaneden (kasıla kasıla yürüyerek) ayrılmıştır.vay anasını be.
    4 ...
  17. 27.
  18. 1980 li yıllarda tan, günaydın gibi gazetelerin ayda bir rutin olarak manşetten yayınladıkları, çocuk aklımla korkutmuş haber tipidir. Aynı haberde sakallı bebeğin robot resmi verilir ve bayramın 3.günü yada haftaya Cuma kıyamet kopuyor şeklinde yazılar olurdu. Kimse de basına, "bu şekilde yalan haber yapılırmı" diye bir şey demezdi.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük