yadsınamaz. sakalı olanın sözü dinlenir bu memlekette. bu yüzden sakal bıraktım ve sonuçları bir de daha yakından göreyim dedim. geçen gün kız arkadaşıma bizim eve gitmeyi teklif ettim, hemen kabul etti. üçlü olur mu dedim, ona da olur dedi. ev sahibine bir daha kira falan vermek istemediğimi söyledim, hoş karşıladı. teknosa'da dizüstü bilgisayar alırken kasiyer kıza göz kırptım, yüz lira indirim yaptı. bunun gibi bir şey ya sakal, söz geçirtiyor.
mesela peygamberlere bak, hangisinin sakalı yok, hangisi mach 3'le sinek kaydı bir tiple kavimlerini inandırabilir, hiçbiri. işte sakal böyle bir şey, sakalın varsa sözün geçer.
sonra marx var, kitlelerin aspirini hani. bayağı etkili adam yahu, türk milletine özünü terkettiriyor, ideoloji pazarlıyor. yok yok, ben biraz daha uzatayım da yeni izm'lerle geleyim karşınıza..
böyle bir etki söz konusu değil. hayır, sakalsız olduğum anları da bilirim. o zaman insanlar beni sikine sallamazdı, şimdi de sallamıyor. halbuki söylemesi ayıp hayvan gibi sakallarım vardır yani. hani nerde müritler?
az sonra birinin "kesince çizilecek karizma ama herelolee" diyeceğini farkettim. kestikten sonra biten etkidir diyorsanız yanılıyorsunuz, kesince karizmayı çizecek olan sakal değil, pipi de değil, başka bir şey. bak misal walter bishop'a. adam akıl hastanesinde bıraktı ama kestikten sonra bile dunham'ı üç kere soydu. istediğini söylemesi yeterli, kıvırcık kız hemen temin ediyor [bu arada ona da selam ederim]. yediği önünde yemediği arkasında. böylece kesmeyi de mazeretlendirmiş oluyor ve bonusları topluyoruz.
