Kışın soğuk günleri bitmiş, baharın ılık ve yazın sıcak günleri gelmek üzeredir. Ve artık tüm kış sizi ısıtan, iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta yanınızda olan sakallarınıza ihityacınız yoktur. Bir berbere gidersiniz ya da evde kendi kendinize halleder sakal ve bıyıklardan kurtulursunuz. Ama o da ne ilk bir kaç gün adete ilkokul 3. sınıfa giden bir çocuğun suratına sahip olursnuz. barlara falan girerken kimik istenmeye başlar. tabi iyi tarafı da vardır hiç bir görevli sizden öğrenci kartı istemez. Ama büyük değişim büyük sorunlar getirir. eş dost ortamlarında muhabbet kilitnlendiği illa ki sakal ve bıyıklarınız hakkında geyikler döner. Ve siz de bu yüklere dayanamaz sakal bırakmaya başlarsınız. sakalallarınız kıvama gelene kadar dışarı çıkmaz, evde sürekli bioxcin ile sakallara takviyede bulunursunuz. sakallar kıvama gelir artık. ama sizi sakalsız günlerinizde yanlız bırakan dostlarınızı tekrar görmek istemezsiniz. ve bir seyahata ihtiyac duyarsınız rahatlamak için. akabininde abd ye gidersiniz. abd ye indiğiniz anda baya bir 'kıvama' geldmiş olan sakallarınız sonucunda bir takım sorulara maruz kalırsınız. sonrasında ordaki görevlileri doyuracak cevplar veremezsiniz, derken kendinizi guantanamo'da bulursunuz. artık istediğiniz fanteziyi sakallarınızla yapabilirsiniz.
anafikir: eğer ki kesecekseniz sakal bırakmayın ..
sakalsız erkeğin olmak için iç geçirdiği; sakalı olanın da bunaldığı durum. yaşlı bey amcanın fit gözükmek adına her sabah ayna karşısına geçme eylemi.
en kısa zamanda gerçekleştirmem gereken faaliyet. mahalledeki pic kurularının arkamdan, kaptan mağara adamı diye bağırmasına mı yanayım, hapisten yeni çıktığımı düşünüp anneme geçmiş olsun dileklerini ileten komşulardan mı yakınayım, ''at hırsızına dönmüşsün, ne bu halin''diyen babama mı sırt çevireyim. en iyisi sakal traşı olayım.. değdirmeyen bir berberde tabi ki.
özellikle bıyık bölgesine gelindiğinde çok acı veren olay. kesmiyor işte kardeşim hiçbir kesici. aşağı çektiğimde makineyi, dudağımı da çekip götürüyor aşağıya doğru. takılıp kalıyor bıyığa, jilet. ne köpük ne sabun ne sıcak su kolaylaştırabiliyor işimi. brutal vokal yapa yapa kesiyorum mecburen bıyıkları. ne kadar içli söylüyorsam gözlerimden yaş geliyor.
kaymak gibi suratı olanlar için bir zevk, suratı engebeli arazi olanlar için bir işkencedir. her gün tıraş olunmak zorundaysa tek çıkar yol bu işi zevkli hale getirmekten geçer. aynanın ışığını beyaz değil sarı ışık seçmek, tıraş malzemelerini sık sık değiştirmek gibi.
inancımla şunla bunla alakası yok peşinen bildireyim mecbur olmasam 6 ayda bir belki tıraş olurdum sevmiyorum sakal tıraşını ve ekürisi saç tıraşını.
edit:başlık başa kalmış ya la harun.
he tıraş işte bildiğin.
Ya hangi çağda yaşıyorsunuz artık saça sakala karışanmı var.Çocukluğumuzda mahellenin yaşlısı saçımız azıcık uzamış olsa ucundan çeker traşın gelmiş derdi.Toprak oldun gittin kemiğin bile kalmadı yavşak sana ne sana ne sanki traş parasını cebinden verecek adi pazarlamacı.Son kelime mecazi anlamda kullanılmıştır.Bilginize..