10 senedir yanaklarımı görmüyorum, muhtemelen ölene kadar da görmem. bide son zamanlarda 1 aydır kesmediğim için yüzümü biraz tahriş eden şey. 18 yaşımdan beri değişmeyen tek şey sakallarım.
Cirkinligimi gizlediğim bir maske ama benimkisi daha çok Şehzade sakalı gibi cok abartılı değil. hacı tarzını bende sevmiyorum. Gözlüklerimle yakışıyor. Bir imaj oldu benim icin.
ancak sakalın bir anlam ifade etmesine sinir oluyorum. örneğin: uzun sakal bırak ya dindar ya metalci. çenenin altında sakal mı var? işid'le bağlantılısın. "la olum kendi halinde uzuyor işte ne büyüttünüz bu kadar!?" diye haykırma isteği uyandırıyorlar.
Şu yaşıma kadar bırakmamıştım. Hatta düzenli traş olan biriydim. Gelgelelim, evde geçirdiğim bşr haftalık hastalıktan sonra iyileşip oğlumu kucağıma aldığımda, yedi aylık bebenin yüzüme bir dokunuşu ve hayran hayran bir bakışı vardı, inanamadım.
Hatta sonrasında traş oldum, fakat oğlum dokunmak istemedi yüzüme.
Ben de ıkındım hemen çıkardım sakalı üç günde tekrar.
peygamber sünnetidir. kadında çıkmaz... erkeğin süsüdür...kimi insana heybet verir..
bir tutam bırakmak her kişinin yapabileceği iş değildir.
tanımadığı insanı sırf sakalından dolayı kınamak da yanlıştır.
Gericilik ve kırsallık alameti.
Gericilik çünkü jilet diye bir şey yokken erkekler sakalını kökten kesmez, sadece kısaltırdı. 21. Yüzyılda dağdan inme gibi dolaşmanın ne anlamı var.