dünya üzerinde yaşayan er kişilerin (kimi dişi kişilerde de normal dışı olarak rastlansa da o konumuz dışıdır), köse olanlar hariç geri kalan kısmının yüzlerinin bir bölümünde mütemadiyen meydana gelen sakal adlı kıl yumağının, kişinin yakışıklı addedilmesindeki etkisini gözler önüne serme amacı taşıyan, belki önemli belki de önemsiz bir konunun beyindeki düşünme merkezindeki yansımasıdır.
yakışıklılık, göreceli olduğu genel olarak kabul edilen bir olgu olsa da, yine de, bu kavramı (yakışıklılık) derecelendiren ve benzerleriyle kıyaslama görevini doğanın bir gereği olarak kendilerine görev olarak almış olan hanımefendilerin genel görüşleri irdelendiğinde, bu görüşlerin çok büyük oranda birbirine benzer kıstaslar içerdiği anlaşılmaktadır. incelendiği zaman görülecektir ki, hanımefendilerin -ki hatta erkeklerin bile- yakışıklı buldukları erkeklerin belki de hepsi sakalsızdır, olmadı en fazla kirli sakallıdır. kimi zaman pekala sakallı bir erkek de yakışıklı olarak görülebilmektedir, fakat dikkat edildiği vakit anlaşılacaktır ki, bu sakallı erkekler sakalsız olsalar dahi yakışıklı olacaklardır hatta daha bile nefis olabileceklerdir.
sakal, kabul edilmelidir ki, kadınlardaki habire saçlarıyla oynama durumunun erkeklerdeki yansımasıdır. bunun yanında yine kabul edilmelidir ki sakal, çok büyük bir yüzdede erkeklerin tipini bir şekle şemale sokma amacını başarıyla yerine getirmektedir. en tipsiz bir erkek bile bir top sakal bıraktığında, suratı bir düzene girmiş gibi görünmektedir. fakat bu surat düzene girdi diye o kişi yakışıklı olarak sayılabilir mi, ona bakılmalıdır.
velhasıl sözün özü, bir er birey şayet sakal olmaksızın da yakışıklı olarak görülüyor ve peşinden koşma isteği doğuruyorsa, o kişi gerçekten yakışıklıdır, sakal bıraksa da bırakmasa da. sakal bir kişiyi ekstra yakışıklı yapmaz (mı acaba?).