Vapurun dümen yerinde çaldığım ıslık
Yağmurlu güvertedeki türküm
Sana yaklaşmaya vesiledir
Yoksa canım, seni unutmak için değil.
Senden sonra ancak anlaşılır
insanoğluna öğretilen yalanlar.
Senden sonra anlaşılır ancak
Boşluğu herşeyin.
Seninle beraberdir dolu kadehler
Şaraplar seninle aziz
Cigaralar seninle tüter
Ocaklar seninle yanar
Yemekler seninle yenir.
II
Senden bahis açılmadıkça susmak isterim
Senden bahis açılmaya vesiledir.
Kınalıada, vapur, deniz, yunus
Şimdiye kadar neden gökyüzü değildi
Niye böyle oldu
Neden kitapları severdim?
Bu şehirde ikimiz birden nefes alıyoruz
Yoksa neye yarardı bu garip şehir?
Burada senin doğduğun bana malumdur
Yoksa sever miydim minareleri
Süleymaniye'yi?
Sen gavur olduğun halde.
Türkçe kitaplarında son kuşlar hikayesiyle yer alan durum hikayecimiz.Öğrencimin soyadından dolayı aklıma hep dülger balığının hikayesi gelir.
Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı.
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin içi kötü olacak. Benden hikâyesi.
Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizlerden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.
annen var mı senin?
- var tabiî.
- ne iş yapar?
- çamaşıra gidiyor.
- sen ne olacaksın büyüyünce? - ben mi? dedi. gözlerini gözüme kaldırdı. ikimiz de mavi mavi baktık. -ben, dedi, boyacı olacağım.
- ne boyacısı?
- kundura boyacısı.
- neden kundura boyacısı?
- ya ne olayım? - doktor ol, dedim. - olmam, dedi. - neden ?
- olmam işte. - neden ama? - doktoru sevmem ki. - olur mu ya? bak, dedim. doktor sevilmez olur mu ?
- tabiî sevmem, dedi. annem hasta oldu. evimize geldi. kumbaramızı kırdık. bütün yirmi beşlikleri ona verdik. sonra çeyrekler kaldı. onlarla da reçeteyi yaptırdık. o da zorlan.
- ama annen iyileşti.
- annem iyileşti ama paramız gitti. iki gün, yemek yemedim ben.
- peki, dedim, öğretmen ol. - ben mektebe gitmiyorum ki. - neden?
- öğretmen beni dövüyor. - neden?
- yaramazlık ediyorum da ondan.
- sen de yaramazlık yapma.
- ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki.
- öğretmenin yapma dediği şey, dedim.
- belli olmuyor ki!.. bir gün arkadaşımın biri “çamaşırcının piçi” dedi. ben de dövdüm onu. öğretmen de beni dövdü. ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar. hiç kimseyi dövmedim. yaramazlıkmış diye. bir kaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. birini aldım. hırsızsın sen diye dövdüler. benim kalemim yoktu aldım. sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. bir daha kimsenin kalemini almam dedim. defterini aldım. bu sefer hem dövdüler, hem mektepten kovdular.
- çok fena yapmışsın.
- fena yaptım. ben adam olmak istemiyorum ki. - ne olmak istiyorsun ya?
- boyacı olacağım dedim ya.
nasıl bilsem
nasıl etsem
nasıl yapsam da
meydanlarda bağırsam
sokak başlarında sazımı çalsam
anlatsam sana şu kiraz mevsiminin
para kazanmak mevsimi değil
sevişme vakti olduğunu.
Her öyküsünde, bize farklı bir hayat sunan yazar. Sait Faik öykülerinde bir kalabalığa girersiniz ve o o anda o kalabalığa değil de o kalabalığın içinde ama onun tarafından dışlanmış birini görürsünüz. Yalnızlığı ne kadar güzel öğretiyorsa, uyumsuzluğu da o kadar güzel anlatır.
Sana koşuyorum bir vapurun içinde
Ölmemek, delirmemek için.
Yaşamak; bütün adetlerden uzak
Yaşamak...
Hayır değil, değil sıcak
Dudakların hatırası;
Değil saçlarının kokusu
Hiçbiri değil.
Dünyada büyük fırtınaların koptuğu böyle günlerde
Ben onsuz edemem.
Eli elimin içinde olmalı,
Gözlerine bakmalıyım,
Sesini işitmeliyim.
Beraber yemek yemeliyiz
Ara sıra gülmeliyiz.
Yapamam onsuz edemem.
Bana su, bana ekmek, bana zehir;
Bana tad, bana uyku
Gibi gelen çirkin kızım.
Sensiz edemem.
Onun kitaplarını okumayı o kadar çok seviyorum ki bazen kitaplarına sarılasım geliyor. “Yazmasam deli olacaktım.” Demişti, iyi ki yazmışsın samimiyetini sevdiğim adam.
Hikayelerinde insan, hayvan, doğa sevgisini işlemiş, istanbul’ u ustalıkla betimlemiş, “ yazmazsam çıldıracaktım “ demiş, Türk edebiyatının değerli kalemi.