hakkinda bir durum degerlendirmesi yapinca; modlar tarafindan hakaretci ve polemikci damgasi yememe neden olan yazar*. saka bir yana, dedigi laflardan biriyle tasi gedigine koymustur. (bkz: tasi gedigine koymak)
kendisi herseye gülebilen, yanindakilere de moral depolayabilen nadir insanlardan. Yasama bu kadar bagli, bu kadar tutkulu insan oldugunu tahmin etmenin bile mümkünati yoktur.
Herseyi icinde yasar. Hüzünlerini tek kaldigi zamanlari kendi kendisine paylasir bu kisi. Mutlulugunu mu? O mutlulugunu, düsmanlari ile beraber paylasacak kadar cömert bir insandir.
Kendisi her sene oldugu gibi yaslanmaktadir. Bu sene nedense fazladan bir beyaz tel saca sahip olmadigi halde, kendisine önümüzdeki gelecek 40 sene kadar ömründe, o bizlerle paylasmis oldugu mutlulugun faizlerini kat kat alabilmesini; ayrica hayirli kismetlerinin cikmasini diledigim, Adam Rodriguez´in eline su dökebilecek tek yazardir.
kendisini deliler gibi sevmekteyiz efendim özü sözü bir, yüreğinin saflığını kelimelere dökebilen, derin anlamlar taşıyan şiirleriyle, okuduğu şiirlerle bizleri alıp tee ötelere götüren ve sanatsal anlamda da kaabiliyet patlaması yaşayan şahsiyet.
daha ne denir ki halimelere gelesice, sepetinde iki tane de bira sallanasıca. *
sağlam yazardır. tufaya getirir her şekilde. sözlüğün eskilerindendir, formatla yaşıt olduğu iddia edilir.
sesi ve ruhu; tiyatro, radyo vb iletişim kanallarıyla evinize ulaşabilir. alaturka severler kendisini saygıyla anar.
Hani bazen olur ya her şeye paydos dersin... Her şeye eyvallah deyip, çekip giderken ardına bile bakmadan; onuruyla yüreğinin peşine düşmenin kıvancı içindesindir kuşkulara mahal vermeden... Talihsiz adımların çıkmaz sokaklarında aldanan yüreğini acımadan kör kuyulara atan fahişe aldanışlar, elvedanı bile hak edemeyecek kadar sana uzaktırlar, sana yeniktirler... Asla ve asla anlayamayacakları şey, kazanan olduklarını sandıkları oyunlarında kaybetmeye mahkum olduklarıdır. Hayat gerçek kadar gerçek kalacak kadar oyundan uzaktır. Sen yüreğini emanet ettikçe acımasızlaşan fahişe aldanışlar, bir inme gibi çökerken yüreğine umarsızca; bilemedikleri şeydir bağışlayamadığın ağıtların... Asla hak etmedikleri, asla hak edemeyecekleri şeydir ay tenli kalbinin pırıltısı...
Sen... Yüreğinin namusu ile çirkefe mezar olamayacak kadar kudretlisin... Sen... Yüreğinin namusu ile fahişe aldanışlara gebe kalamayacak kadar asilsin... Ve sen ki vahameti yitiren, viladetine pişman kahroluşlara fersah fersah erişilmez derecede uzak kalansın... Dinle ki: bu sefer şarkılar gerçeklere kanasın... Dinle ki ninnilerle uyuyan ruhunu yücelere uzatsın... Yalandan da yalan varoluşlar inlerine gömülsün... Günah kokan elleri dokunmasın... Kir tutmuş kalpleri dokunmasın... Paslı dudakları öpemesin... Senden uzakta, senden ıraklara yürüsünler. Yoksunluklarıyla çürüttükleri variyetleri, tutunamadıkları ruhunun kulaklarına küpe olsun...
Bilir misin ey dost! acı olmasa, tatlı bu kadar tatlı olmazdı... Acısına gömdüğün pişmanlıkların, daha tatlısıyla yeşerecek. Görkeminde, azametinin acziyetine kapılmış ruhlar göreceksin... Kendilerine uzak, kendilerine yabancı. Dirhem dirhem azalacaklar... Dirhem dirhem yok olacaklar... Ninnilerle uyuttukları gerçekler, acı acı yakacak benliklerini... Sen yine sen olacaksın... Sen kalacaksın...*