bir kısım nurcular inkar etse de ciddi temelleri olan bir iddiadır. şualar isimli kitabının beşinci şua'sındaki bir ekte bariz bir şekilde atatürk'e göndermeler vardır. kopyalıyorum:
"BEŞiNÇi ŞUÂ'IN
iKiNCi MAKAMI VE MES'ELELERi
Haşiye: Aşağıda gelecek olan Birinci Mes'ele yazıldıktan hayli zaman sonra zuhur eden bir hâdise tam te'vilini göstermiştir. Şöyle ki: Hadiste " O süfyan bir su içecek, eli delinecek " denilmiş. Yani bir çeşit su olan rakıyı su gibi çok içecek ve o sebepten batnı su tulumbası gibi olacak ve o su hastalığı yüzünden zulüm ve hile ile topladığı milyonlar mal su gibi elinden akacak, ecnebi doktorların boğazına girecek. Mesmuatıma nazaran; üç senede üç milyona yakın liraları tedavisine gayet israf ile sarfeden " bir insan " asrımızda göründü, " bu hadîsin te'vilini bende görünüz" hayatının lisan-ı haliyle dedi. Hem, bir su içecek eli delinecek olan kudsi söz ne kadar manidar ve mu'cizekâr ve yüksek ve cem'iyetli olduğunu vefatiyle bildirdi, gitti.
BiRiNCi MES'ELE: Rivayette varki: " Âhirzamanın eşhâs-ı mühimmesinden olan Süfyân'ın eli delinecek".
Allahu âlem, bunun bir te'vili şudur ki: Sefahet ve lehviyat için gayet israf ile elinde mal durmaz, israfata akar. darb-ı meselde deniliyor ki: " Filân adamın eli deliktir." Yani çok müsriftir.
işte, " Süfyan israfı teşvik etmekle, şiddetli bir hırs ve tamâı uyandırarak insanların o zaif damarlarını tutup kendine musahhar eder. " diye bu hadîs ihtar ediyor. " israf eden ona esir olur, onun dâmına düşer." diye haber verir.
iKiNCi MES'ELE: Rivâyette var ki: "Âhirzamanın dehşetli bir şahsı, sabah kalkar; alnında " Hâzâ kâfir" yazılmış bulunur."
Allahu a'lem bissavvab..bunun te'vili şudur ki: O Süfyân, kendi başına frenklerin serpuşunu koyup herkese de giydirir. Fakat cebir ve kanun ile tâmim ettiğinden, o serpuş dahi secdeye gittiği için inşâallah ihtida eder, daha herkes--yalnız istemeyerek--onu giymekle kâfir olmaz.
DÖRDÜNCÜ MES'ELE: Rivayette var ki: " Âhirzamanda, Allah Allah diyecek kalmaz."
bunun bir te'vili şu olmak gerektir ki: " Allah!. Allah!. Allah!.. deyip zikreden tekyeler, zikirhâneler, medreseler kapanacak ve ezan ve kamet gibi şeâirde ismullah yerine başka isim konulacak." demektir. Yoksa, umum insanlar küfr-ü mutlaka düşecekler demek değildir."
said nursi atatürk'e deccal demiyormuş. yok ya? utanmadan gözümüzün içine baka baka yalan söyler bunlar. evlerinde ise atatürk'ün deccal olduğuna dair bir sürü zırva anlatırlar. bu beşinci şua yıllarca yasaklı kalmıştır. daha sonra yayımlanması serbest bırakılmış ve diğer şualardan sonraya basılmıştır baskılarda. şimdi tam sayısını unuttum. yanlış hatırlamıyorsam 30 şua vardı. onlardan sonraya konulmuştur yani.
not: said nursi süfyan diye islam deccaline der. yani metinde geçen süfyan islam deccalidir ona göre.
birincisi said nursi atatürk' le aynı cümlede bile yan yana getirilecek bir adam değildir. ben bütün bunları öyle kuru kuruna söylemiyorum. hepsini belirli tezlere göre söylüyorum. şöyleki, aynadaki adam adlı şahsiyet, bülent ecevit'in -atatürk 100 sene önce kaldı bizler 100 sene sonrasına bakalım sözünü destekliyor. ve mason olarak kabul ettiği süleyman demirel'i yerden yere vuruyor. ne diyor süleyman demirel -atatürk bize 100 sene daha lazım. süleyman demirel taraftarı değilim. ama bu sözünün arkasındayım. aynadaki adamın süleyman demirel'in sözlerini yorumlamasına bakın. demirel diyok i atatürk bize daha 100 yıl lazım. oda diyor ki demekki 100 yıl daha istediğiniz gibi darbe, atama, kapatma, yıkma, saldırma vb yapacaksınız. ya allah aşkına düşünen insan bunu söyler mi. atatürk bu ülkeye demokrasiyi ilk getiren adamdır. nasıl olurda atatürk deyince akla darbe, atama, yıkma, kapatma gibi demokrasi karşıtı düşünceler gelir. atatürk'ün siyasetle ilgili olarak söylediği çok önemli bir sözü vardır. derki ne olusa olsun askeriyeyi ve dini siyesete karıştırmayın. okuyun araştırın ne demek istediğimi o zaman anlarsınız. ikinci olarak askerlerin, daha doğrusu askeriye personelinin dinsiz olduğunu söylüyor. askerlerin,namaz kımadığını söylüyor. bakın kuran-i kerim'de de bile yazar allah'la kul arasına kimse giremez diye. kılar kılmaz sanane seni mi yargılıyacaksın onları. ama yok illa ki dini bütün bir askeri personel hemde genelkurmay başkanını arıyosan cevdet sunay'ı araştır bakalım. evet dini bütün görülüyor. hatta hacca gidip hacı bile oluyor. ama daha sonra da ülkesini abd'ye hediye ediyor. bizler askeriyenin içine din girince olanları cevdet sunay zamanında gördük. ve hiçte iyi olmadığını anladık. türban konusuna gelince zaten bu ülkede çok eski yıllardan beri olan bişeyi neden ülkemin gündeme gündemine getirmek sizin için bu kadar önemli. mesela rahmetli dedem zamanında adana chp il delegeliği yapmış. ama eşinin başı bağlı. sizlerinde babaannesinin anneannesinin başları bağlıydı. veya hala beğlıdır. ama türban konusu hala bu ülkenin gündemindedir. müslüman olan bir ülkede müslümanlaşmak ne demektir yahu...diğer bir sorun arkadaşın menemen olayının veya inönü savaşlarının yapılmadığını savunmasıdır. evet zaten menemen'de kubilayın başı kesilmemiştir. inönü zaferi'ndede onlarca ölen asker yoktur.şehit: 4 subay, 117 er, yaralı: 12 subay, 85 er,tutsak: 5 subay, 29 er. yoplam 252 kişi telef olmamıştır o savaşta. bu kadar kör olmayalım artık.birde şeriatı bu kadarda savunmayalım. ne diyor ali babacan. ülkemizde din özgürlüğü yoktur. ne dir imanın şartları. herkesinde bildiği gibi kelimeyi şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmek. arkadaşım sen bu ülkede kelimeyi şehadetini istediğin gibi ve tekrar tekrar söyleyebiliyo musun? söylüyosun. istediğin yerde istediğin camide 5 vakit namazını kılabiliyo musun?kılabiliyosun. unutmadan ülkemizdeki cami sayısı 75.941 dir. okul sayısı ise 67.000 dir. ramazan ayı başta olmak üzere istdiğin kadar oruç tutabiliyo musun?tutabiliyosun. eee zekatını verip haccada gidiyosun. peki hani din özgürlüğü yoktu. işte bunun ardında şeriat vardır. ve sorun sizin şeriatı isteyip istediğinizi söylememeniz ve bunu belli etmemenizdir. sizde bilirsiniz ki belli etseniz iktidara gelemessiniz...diğer bir meselemiz ise lozandır. lozan bizim bütün dünyada bir millet olarak, bir ulus olarak ve bir devlet olarak kabul edilip diğer devletlerle aynı statüye geldiğimiz yerdir. ülkemiz için en gurur verici olaylardan birini, arka planda neler konuşuldu gibi küçük söylemlerle yıpratmak bu ülkeyi yok etmek istemek demektir. mehmet akif ersoy'un şapka devrimi yapıldığı için ülkeyi terk ettiği söyleniyor. kısa bir özet yapmak gerekirse. mehmet akif ersoy askerliğini teşkilat-ı mahsusa görevlisi olarak arabistanda ve lübnan da yaptı. berlin'e gönderildi.almanları öven şiirler yazdı.
değilmi ki almansın
o halde fikr ile vicdana sahip insansın.
daha sonra islamcı sebil'ül reşad dergisinde makaleler yazdı. ki sebil'ül reşad dergisinin finansörü abbas halim paşadır. ve abbas halim paşa masondur. babasıda ülkeye masonluğu getiren ilk adamdır .aynı zamanda mehmet akif'in fikri ideoloğu olan cemalettin afgani'de masondur. şapka devrimine karşı çıktığı için mısır' gitiği söylenir durur hep yıllarca. bu yalandır. evet şapkayı sevmemiştir ama sarığı ve cüppeyide sevmemiştir. düşünsenize saltanat lağvediliyor. hilafet kaldırılıyor. halife ülkeden kovuluyor. cumhuriyet kuruluyor. mahmet akif bütün bunlara ses çıkarmıyor. ama şapka devrimi oluyor. kızıp ülkeyi terkediyor. bu kadarda basit olmanın alemi yok.hadi bunuda geçtin. eğer türkiye cumhuriyetine kızıp mısıra gitseydi orda din bilgisi öğretmeni olurdu. ama o türkoloji öğretmenliği yaptı...said nursi'nin neler yaptığını, hangi icraatlarda bulunduğunu, ülkenin başına neler getirdiğini zaten yazmama gerek yok. gerçekler gün gibi ortadadır. zaten iyi bir adam olsa ülkeyi atatürk değil said nursi kurardı...son olarak said nursi atatürk'e tabikide deccal demiştir. bunu diyen sadece said nursi değildir. fethullah gülenden milli görüşün fikir babalarından mehmet şevket eygi'ye kadar herkes bunu söylemiştir.ve hala söylemektedir. şu saatten sonra istediğiniz kadar eksi oy verin. hiçte umrumda değil. gerçekler öğrenilsin yeter...
nurcuların "şualar yok efendim 1905'te yazılmış yok efendim 1907'de yazılmış" diye çürütmeye çalıştıkları iddia. biraz ders verelim. said nursi^'nin hayatı ikiye ayrılır. "eski said, yeni said" kendisi ayırıyor. bilmeyen abilerine sorsun. eski said dönemi 1920'lerden sonra başlar. risaleleri de eski said döneminde yazdığını söyler kendisi. atatürk'ü deccal olarak göstermeye çalıştığı şualar da risaleler içindedir. ama tehlikeyi görünce "yok efendim 1905'te yazıldı, yok efendim 1907'de yazıldı" takiyyelerine başlarlar. bunlar böyle.
not: "islam deccali" diyen saidi nursi'nin kendisidir. ben demiyorum. merak eden ona sorsun kaç deccal olduğunu.
said nursi ye kadar uzanmaya gerek yoktur. gereksiz diye universite bahcesinden ataturk bustunu yiktiran kisi bugun milli egitim bakanligi yapmaktadir. 100 yil once soylenmis sozlere bakmayin. bugunu irdeleyin biraz.
kur'an'ı bir bütün olarak ele almayanlar bir ayetten yola çıkarak kendini alim ilan edip yorum yapanlar peygamberin asr ı saadet döneminde insanları zorla müslüman etmediğini yutlarından kovmadığını, ırklarını küçümsemediğini, kendisini taşlayıp kan revan içinde bırkanlara dahi beddua etmediğini bilmiyorlar sanırım. kur'an'ı tek ayete indirgeyip yorumlarsanız '2namaza yaklaşmayınız'' da demiştir. ama müslümanlar namaz kılyorlar demekki dinden çıktılra haşa. bir dinin peygamberinin getirdiği dini saçma bulmak insanlar için ne kadar doğal ise atatürkü deccal sanmakta o kadar doğaldır. ki böyle bir söylem varmıdır bilmemekteyim.
Doğduğu bölgeden istanbul'a gelen said-i kürdi, 31 Mart ayaklanmasına katılmış, Milli mücadele döneminde krt Teali Cemiyeti kurucuları arasında yer almıştır.
(kaynak Marmara Brifingi: Orgeneral turgut Sunalp, Korgeneral Abdurrahman Ergeç, Tümgeneral Recai Engin, Tümgeneral, Memduh ünlütürk, Tümgeneral Fazıl Polat, Kur. Alb. Fikret Küpeli...) Bu zamandan 1950'ye kadar risaleleri yaymaya ve cemaatini büyütmeye devam etmiştir.1950 sonrasında yazmış olduğu risalelere dayanan cemaatini iyice güçlendirmiş ve bu dönemki DP hükümeti le işbirliğine girmiştir. Atatürk'ün başlatıığı toprak reformunu yarıda bırakarak bölgesinin ağalara ve şeyhlerin elinde kalmasında büyük pay sahibi olan Said-i Nursi zamanın iktidarı Adnan Menderes tarafından eli öpülerek el üstünde tutulmuştur.
1960 ihtilaliyle birlikte Adnan Menderes ve diğerleri asılarak gebertilmiştir. Said-i Nursi'nin cesedi de ihtilal subayları tarafından ortadan kaldırılmıştır. Yani sonuç olarak bitmiştir. istediği kadar iddia etsin vatan haini her yerde haindir. ona uyanlardan da çok bir şey beklememek lazım.