ehl'i sünnet ve'l cemaat mezhebinden olmadığının en açık göstergesidir. aynen fethullah gülen gibi... bunlar ruhbanlığa soyunmuş kişilerdir.
"Allahın, meleklerin ve bütün insanların lâneti, (gücü yettiği halde) hiç evlenmeyen kişişinin üzerine olsun. Zekeriya oğlu Yahyadan sonra hasur ve nefsine hakim hiçbir kimse yoktur. (Ramuzul Ehadis, Hadis No:4302)
"Evlenmeye muktedir olup da evlenmeyen benden değildir" (Taberani, El mucemu'l evsad hadis no: 993, 524)
"Evlenmek benim sünnetimdir. Kim benim bu sünnetimle amel etmezse benim yolumda olmamış olur. Evleniniz! Çünkü ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar ederim. Evlenmeye imkan bulamayan oruç tutsun. Çünkü oruç şehveti kırar." ibn Ma'ce, Nikâh 1.
"Sizi uyarıyorum! Allaha yemin ederim ki, ben sizin Allahtan en çok korkanınız ve Ona en saygılı olanınızım. Fakat ben bazen oruç tutar, bazen tutmam. Geceleri hem namaz kılar, hem de uyurum. Kadınlarla da evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o kimse benden değildir." (Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5.)
ilgili daha çok hadis var. fakat söz konusu kişiler, evlenmeye engel maddi sıkıntıları olmadığı halde, "islam'a hizmet ediyoruz" bahanesiyle evlenmemişlerdir.
sırf bu bahaneleri bile kendilerini nerelerde gördüklerinin en açık kanıtıdır. demek ki islam'ın en zor dönemlerinde bile evlenen peygamber ve ashabı, evlendikleri için islam'a yeteri kadar hizmet etmemişler bunlara göre!..
Kendisi evlenmediği gibi en yakın talebelerine de evlenmemeleri konusunda telkinde bulunmuştur. Kendisinin açıklamasına göre evlendiğinde doğacak çocukların günahlarından korkmuştur.
ruhbanlığa özenen meczup bir sahte peygamber olmasından mütevellittir. malum, "risale" adı altında yazdığı "sayıklamalarını" kendisinin yazmadığını, kendisine "yazdırıldığını", kaynağının "levh-i mahfuz" olduğunu iddia etmişti. kimi enayi "islam'ı reddetmediği" için peygamberlik davasında olmadığını sanıyor. oysa hangi peygamber kendisinden önceki peygamberi reddetmiştir ki? hepsi öncekilerin dediklerini "tamamlamakla" görevlendirildiğini söylemiştir. sahte peygamberlerin tutumu da budur. misal, bahailiğin kurucusu mirza hüseyin ali, misal mormonluğun kurucusu joseph smith, misal kadıyaniliğin kurucusu mirza gulam ahmet...
müritleri söz konusu "sayıklamaların" allah katından olduğuna inandıkları için, kullandığı dil eski ve anlaşılması zor olduğu halde günümüz diline uyarlanmasına karşı çıkarlar. hatta geçmişte risalelerin latin alfabesiyle basılmasına karşı çıkanlar ve hatta matbaa ile basılmasına karşı çıkanlar bile vardı.
ruhbanlığa özenmesine gelince:
Bazı topluluklara ne oluyor ki kadınları, yemeği, güzel kokuyu, uykuyu, dünya arzularını kendilerine haram kılmışlar? Hâlbuki ben size, keşişler, rahipler topluluğu olmanızı emretmedim. Zira benim dinimde ne et yemeği terk etme vardır, ne kadınları terk etme, ne de devamlı kiliselere kapanma vardır. Ümmetimin ibadet için seyahate çıkması oruç tutmaktır. Ruhbanlıkları ise cihattır. Allaha kulluk edin, Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın, haccedin, umre yapın, namazı kılın, zekâtı verin, Ramazan orucunu tutun. Zira sizden öncekiler, işi zora sürüklediklerinden dolayı helak olmuşlardır. Onlar kendi nefislerine sert davrandıkları için Allah da onlara sert davranmıştır. işte bu kimselerin hayatta kalanları kilise ve sinagoglarda uzlete çekilmiş kimselerdir. (ibn Cerir: 7/7, ed-Dürr: 2/307, Lübab: s. 112. )