bir zamanlar deli gibi dinlediğim; hala da en sevdiğim yalın şarkısı.
siyahına pembe inandırılmış birliktelik.
gündüzüne mumlar yaktırmış, emanet aşk yenik...
ben ki sıcaklığın heveslisi,
ben ki gözyaşımın katili,
terkedip gururumu ağlıyorum şimdi...
sahte, sahte,
her şey sahte...
kalp yenik, akıl kanmıyor; sözler sahte...
bir küçük oda,
sevgilerim içinde,
kilit vurmuşum kapısına...
çaresiz aşk eli kolu bağlanmış,
nöbette duruyor dışarda...
Sen yokken buralarda
Yalanlar
Yılanlar dolu
Kimler için gözyaşları döktüm
Hangi oyuncu dudakları
Öptüm
Elleri sahte, gözleri sahte,
Gülüşleri sahte insanlar tanıdım
Elleri sahte, gözleri sahte
Sevişmeleri sahte insanlar tanıdım
Ve hepsinden kaçıp kendi
Geceme saklandım
Ne aşklar söndü bir gecede
Geriye sözler
Düşler kaldı
Kimler için gözyaşları döktüm
Hangi oyuncu dudakları
Öptüm
kaliteli ve kalitesiz diye ikiye ayrılır . kaliteli olan çakmalar bire bir uygunluk sağlarken , alınan ağır eleştirilerle aradaki kar marjı tamamen silinir. hatta zarar edilir.
gerçek olmayan diye tanımlanan çelişki merkezi... Sahte tanım olarak gerçeğin taklidi olarak lanse edilir; sahte tablo, sahte fotoğraf, sahte kimlik vs... Sahte olan bir şey öncelikle gerçeği değil gerçekliği taklit eder. Örnekten yola çıkmak gerekirse;
çok bilinen bir tablo olan "bu bir pipo değildir" tablosunun sahtesini yapmış olduğumuzu düşünelim. Ve bu tablonun her haliyle birebir aynısını yapmış olalım. Fırça darbelerine ve renk kalitelerine kadar her şeyiyle birebir uyum içinde. Şimdi soru şu;
Bu iki resimden hangisinin gerçek olduğuna ne karar verir? Elbette zaman... Eski resmin üzerinden geçen zaman o resmin tarihini yaratır. sahte olan bir şey görüntünün, suretin taklidir.