ben artık sana şiirler yazamıyorum
ne balkona çıkmak geliyor içimden
ne sana yazılar yazmak
tutuldum kaldım bir bilsen
korkarak geçiyorum içinden
ben artık sana şiirler yazamıyorum
sanki sen geleceksin ikinci dizeye geçince
bazen gri pijamanla veya reçetenle
ha bir de düşündüm de
hamur olmuş bir hatıran
saldırıyorum makarnaya acıkınca
ben artık sana şiirler yazamıyorum
bakma her şeye alışıyor insan
ayrılığın tadına baka baka
kurtarmaz ki olmadığın geceleri
gelip ucundan kocaman ısırsan.
bir düşten geçmiş beyaz geceler
Bu Görünüp gittiğin peri masalı hikayesi
Çocukluğumun sokağında kaybolmuş
Alınmış ama okunmamış bir mesaj gibi.
Yeryüzünün en tozlu ve derin gömülmüşlüğünde
Suskunluğunu istemek
Huzurunu bırakıp gittiğinden beri
Hiç isteksiz
Sana doğru yürüyorum.
bu gece ya da diğeri hep eksik
pazartesi ya da haftanın diğer günleri
kafayı yalnız başımıza çektik
ay sonu ya da yerçekimi
daha napacaktık bütün kalbimizle sevdik.
küçük bir aşk oyunu her günüm
yüzümden düşen bin parça,
kaldırımın ucunda mazgalda
kızgınlığım hep kalma babamdan
yeni başlangıçlar var ama sevgim sular altında.
seni düşündüğüm günlerden bir masa kurdum
elmaslarla yakutlarla zümrütlerle bezedim
nihayet başında sadece ben durdum
işte oradan kaf dağının ardından kalbine tutundum...
Bakma gözbebeklerime, yüzün zahir
Su içerken kanadı çekilen güvercin
Belki de senin dilinde caiz
bilmem ki benim bu terk edilmişliklerim
Bazen allahsız kitapsız sensizlikler
Sanki sevgiden müeyyid sevdadan üveyiz
Hiç düşündün mü
Sahi bu çiçeklerin susuzluğu nedir?
aslolan kadının nasıl göründüğünden ziyade adam tarafından nasıl görüldüğü olduğundan ötürü ve şiirsel ögelerdeki kadınlar veya adamlar idealizeleştirilmiş hayallerin ürünlerinin somutluğa vurumu olduğundan ötürü zaten yazılan şiirler sahipsizdir, dolayısıyla her şiir yazan erkek bu kategori içerisindedir.
platonik aşklar besleyen müptezel. itham edecek bir kadını sadece düşsel ögelerinde bulur. şiir onun sığınağı, özlemlerinin zirvesidir. hep o kadına olan açlığı gezer dizelerinde.