acısı, sevinci, iyisi, kötüsü ve kendi dilinden, kendi şarkılarıyla, bir şekilde mutlu olabilen insandır, huzurludur.
karanlığa gömülü bir yalnızlık besler belki
belki şerha şerha yarılmıştır ağrılı kalbi, şayet
kırılacak kadar sağlam değildir artık, eskisi gibi
ama sahipsizdir işte, nerden bakarsan bak, bir hayalet
herkese ve her şeye sahiptir
büyüktür sahipsizliğin ödülü
yatak hep soğuk, uykular deliktir
budur sahipsizliğinin bedeli
bunlar kendi sözleri, asıl güzel olanları, can ı gönülden söylemiş zamanında, candan özge bir can..
demişki;
bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne."o olmazsa
yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte. yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın. çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
çok eşyan olmayacak mesela evinde. paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen, çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
gökyüzünü sahipleneceksin, güneşi, ayı, yıldızları... mesela kuzey yıldızı,senin yıldızın olacak.
"o benim." diyeceksin. mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin...
mesela gökkuşağı senin olacak. ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
mesela turuncuya, yada pembeye. ya da cennete ait olacaksın.
çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak...