aşkı bitiren durumlar listesinde üst sıralarda bulunan hatta başı çeken duygudur.
bir insan karşısındakini niye sahiplenir? aslında aşk denilen meret karşındakine sürekli farklı şeyler yaşatmanla birlikte var olur. eğer senin aşkın tavlayana kadarsa ve tavladıktan sonra aşkın bitmişse artık pek hayır gelmeyecek ilişkidesindir.
sahiplenmenin elbette güzel yanı vardır ama bir haddeye kadar. abartıp nasılsa benim, bir yere gitmez duygusuna kapılmamak gerekir.
aslında tek sorunumuz insanları bize aitmiş gibi sahiplenmemiz. bu yüzden çok acıtıyor canımızı ayrılıklar ve bu yüzden oluyor bütün kıskançlıklar. oysa sahip olmadığı bir şeyi kaybetmekten de korkmaz insan. eğer insanları daha az sahiplenmeyi başarabilseydik daha kolay olurdu vazgeçmesi, en yakınının bir anda en uzağında olması da şaşırtmazdı böylece seni. ve en önemlisi canım dediğinin bir başkasının canı olduğunu gördüğünde, artık sana değil bir başkasına ait olduğunu kabullenmen bu kadar zor olmazdı belkide..
sahiplenme duygusu birinin yada birşeyin size sadece size ait olduğunu ondan kopamayacağınızı ve aranızda bir bağlılık olduğunu düşünmektir.
geçende de çok değerli bir arkadaşımla bunu tartıştık. kendisi eski sözlükçü arkadaşlardandır bir süre sonra kapattı hesabını. mevzu ise bir erkeğe aşık olan kızların erkeğe şefkat göstermesiydi. yani şefkat derken şu şekilde bir anne gibi koruyup kollaması. illaki size de olmuştur sevgiliniz illaki sırf sizin iyiliğiniz için bazı şeyleri telkin etmiştir size.
yemeğini yedin mi iyice doydun mu ? dişlerini fırçaladın mı ? yatmadan önce sütünü içtin mi ? aman oraya oturma kıçın üşür. erken yat uykunu alamıyosun sonra vb.. hatta birde şöyle bir konu var ;
örneğin kız arkadaşınızla dışarı çıktınız karnınız aç atıştıracaksınız fastfood satan bir mekandan bir miktar yiyecek aldınız örneğin kendinize 1 menu sevgilinize 1 menu. siz ondan önce bitirdiniz. size aşık olan kız canım ya kıyamam sen doymadın değil mi ? diyip te kendi yemeğini ağzınıza tıkıştırır. ancak sizinle öylesine takılan " chaqma mhelenk " tarzı tiki bir kız ise yuh ayı bitirdi hemen ihihihi diyip yemesine devam eder. küçük bir örnek. böyle bir tespit. azıcık düşündüm falan aslında doğru gibi geldi bana.
Sahip olmakla sahip çıkmak farklı şeylerdir. Insanlar bu ayrımı yapabildiklerinde, ilişkilerinin daha "sağlıklı" olduğunu göreceklerdir.
Bir kadın zor durumda kaldığında, kendini yalnız hissettiğinde, kendisini sıkı sıkı saracak kollara ihtiyacı olduğunda, korunmasız ve çaresiz bir durumda bulunduğunda bir erkek kadının yanında olursa buna "sahip çıkmak" denir. Kadınların istediği budur.
Sahibi olmaksa bir eşya, bir mal gözüyle bakmaktır kadına. Parasını vermiş almışsındır eşyayı yada bir ürünü. O senindir artık, istediğin gibi kullanırsın onu. ister hor görür, ister kırar, ister parçalarsın. Lakin aynı zamanda senden başkasının görmesine izin vermezsin, dokunmasına izin vermezsin. Böyle adamlar kıskançlık adı altında bir "malmış" gibi davranırlar kadına. eve hapsederler onu, çarşıya pazara bile gitmelerine karışırlar, giydiklerine karışırlar kısaca hayatı zindan ederler onlara. Bu kadınların istediği sahiplenme değildir her ne kadar bazı kadınlar kendilerine "mal" gibi davranılmasından hoşlansalarda.
kadınlarında aklı vardır kadınlarda düşünebilirler. VE bir kadının giyimine, arkadaşlarına, hayatına kısaca her şeyine karışmak aslında kadının "aklına" yapılmış bir hakarettir.
--spoiler--
Sarılmayı bilirmisin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilirmisin aşık olmayı? Bölünebilirmisin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilirmisin? Gerçekten sevebilirmisin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, yada hiç sevmezsin.
--spoiler--
Bu bir makam olabilir bir san bir sohret bir iyi bir kotu amaclidir yani. Oncelikle kendini yoklayip iyiye mi hizmet ediyorum yoksa kotuye mi diye ic gecirmelidir insan.
insanı bile sahiplenmeye kalkan hadsizlerin yaşadığı durumdur.
herkes senin etrafında dönmek zorunda çünkü sikindirik egonun buna ihtiyacı var.
bunu sevgi olarak algılayanlar hele tam komedi.