bu olayı yapacak kadar çılgınca bir kişiliğe sahip değilim, tabularımı ve zincirlerimi daha o kadar kırmış değilim, ama yaptım.
bir sor niye?
yıl 1999, yer maldivler. *
bir yerden ucuz tatil ayarlamışız, 3 arkadaş maldivlere gittik. 3. kişiyi alış sebebi de seçim yapılacağı zaman oy çokluğu illa ki bir tarafta bulunsun, bir yere gitmek için 4 saat harcanmasın.
zaten yurt dışına gidecekseniz tek sayılı gidin, yurt içindeki tatillerde bile öyle yapın, tatil zehir olmasın.
yani düşün, ben oraya gittiğimde daha mahsun kırmızıgül sarı sarı dememiş, maldivler böyle bir eziyeti henüz yaşamamış, tüm güzelliğiyle, masmavi, mahsunsuz deniziyle kendi halinde gül gibi geçinip giden bir ada.
tabi eşşek gibi de turist çeken bir mekan, ülkedekilerin hemen hepsi ingilizce konuşuyor, o bölgelerdeki ingiliz sömürgesinin doğal sonucu olarak.
turist bol anlıyacağınız.
sahilde herkes dinlenmeye gelmiş, sorun yaşamak isteyen insanlar yok, güneş güzel, deniz güzel, ama arkadaşlar piç, rıspı çocuğu.
sahilden bir kaç metre ileride duşların olduğu bölgede 3-5 tane de kabin var, oldu da mayosuz, bikinisiz otelinden çıktı gelsin burada üstünü değişsin, giyinsin diye.
e ben de madem imkan var, neden yararlanmıyoruz mantığımı coşturarak mayomu burada giyeyim dedim bir gün.
bu kabinin giriş kapısı arkaya bakıyor, yani deniz, kumsal, kabin şeklinde bir sıralama var ve kabinin girişi de denize bakmıyor.
tabi yazın da en hararetli günleri yaşanıyor orada, yüzlerce insan sahile akın etmiş, herkes bir yanayım, bir yüzeyim derdinde.
kabine girdim arkaya bakan kapıdan, karşıdaki askılara elimdeki poşedi astım, içinden mayomu çıkarttım ve başladım soyunmaya.
üstümdeki tişört, ardından altımdaki şort, ve adem'in incirsiz haliyim, anadan üryan da denildiğine şahit olmuşumdur.
kabinin içi serinledi bir anda, tabi ben bunu üzerimdeki elbiseleri çıkartmanın verdiği ferahlığa yoruyorum, aklımda henüz piç arkadaş olabileceği, bu arkadaşların türk oldukları gibi düşünceler yok.
dedim bari şöyle arkamı döneyim de elbiseleri poşete koyayım, sonra mayomu giyip çıkarım. arkamı dönmemle aslında bu esintinin denizin buz gibi serin sularından g.tüme doğru esen bildiğin rüzgar olduğunu anlamam bir oldu.
tam karşımda bana bakan en az 15 turist, 5 sahil görevlisi, 2 adet de en piçinden yavşak yavşak sırıtan arkadaş.
o an hollywood filmi tadında geçiyor, daha önce hiç bu kadar kişi önünde striptiz deneyimim olmamıştı, heyecanlanıyorum. küfürler yavaş çekim çıkıyor, aaannnaaanııınnn ammmıııı sssseerrkaaaannnnnn.
bunu duyduktan sonra yavşak eleman turistlere çektirilen bu eziyete bir son veriyor ve açtığı yeri kapatıyor.
aklımda iki düşünce var, o şekilde çıkıp hiçbir şey olmamış gibi, turistlere bizim oralarda bu gayet normal, neden yadırgadınız ki? bakışı atarak denize mi girsem, yoksa içeride kalıp akşam mı çıksam?
ikisini de yapmadım tabi, mayoyu giyip çıkmaya karar verdim.
ama bu rezaletin nasıl olabildiğini merak ediyorum, açılan yeri incelerken anlıyorum ki iki girişi olan ve ikisinin de kitlenmesi gereken bir kabin içerisindeyim.
zaten incirsiz adem halimle turistlerle bakışmamızın kafadan bir 15 yıl aldığını düşünüyorum, unutmuşlardır bu kadar süre içinde diyorum.
kabinden çıkıp piçlerin oturduğu şezlonga doğru ilerlerken katranla kuş tüyüne bulanmış yenik kovboy edasındayım, turistler daha önce y.rak görmemiş gibi bana bakıp bakıp t.şak geçiyor, kadınlar olsa tamam, erkekli kadınlı şuh kahkahalar kulağıma geliyor, bilenler bilmeyenlere anlatsın tadında her şey, herkes birbirinin kulağında, kulaklarınıza sokayım, turistin kulağı eşşek kulağı diyesim geliyor, sonra bir küfür de midas'a ediyorum, ne alakası var mınaykoyyim diyerek yürüyorum.
piçlerin yanına gittiğimde hiçbir şey olmamış havası hakim ortama, naber lan diyor serkan, ''.mcık mısın olum?'' diyorum, ''hahah kanka s.ktiret lan baksana gözleri açıldı turistlerin'' diyor, yarım yamalak ilkokulda öğrendiği ingilizceyle ''haha yow men wassup'' diye etrafa bağırıyor, diğer elemanın ise olayda hiçbir rolü yok, istanbul'un haliç'inden başka deniz görmemiş eleman bu b.ok kokmayan masmavi denizin yaşattığı mutluluğu bozmak istemiyor, 'koy götüne olum siktiret gel bak şuraya' diye beni çağırıyor. gidip oturuyorum, yüzüme imalı imalı bakan garsondan soğuk bir şeyler istiyorum.
koy g.tüne lan diyorum ben de, ama işkilleniyorum bir an, ortamda tek açıkta bulunan, herkesin tanıdığı g.t benimki, ya bir şey olursa? yok lan diyorum benimkine bir şey olmaz, koy g.tüne.
daha sonraları oradaki bir kaç ispanyol ve italyan elemanlarla muhabbetimiz ilerliyor, arkadaş oluyoruz, hala o tatilden akıllarında kalan ve unutamadıkları tek şeyin benim g.tüm olduğunu söylüyorlar, demin de birisi söylüyor, bu entryi girmeye karar veriyorum.
tam entrynin sonunda geldiğimde de düşünüyorum ''lan neden sadece g.t kalmış milletin aklında? yani, hani, şey, niye kalmamış?''
ardından hemen haydar dümen'e başvurmam gerektiğini anlıyorum.
''haydar hocam, turistler götümü gördü hamile kalır mıyım?''