hayatları ve yaşam tarzlarının bizi zerre kadar ilgilendirmeyen , bu konuda bize söz düşmeyen insanlardır. parkta ele ele tutuşan çiftler, sinemada öpüşen gençler, yurtta namaz kılan öğrenciler, başörtüsü ile kamu kurumlarında çalışanlar, oruç tutmayıp namaz kılmayanlar, gazete kağıdı üzerinde namaz kılanlar yahut ramazanda içki içenler gibi. yaşam tarzlarına saygıyı öğrenmek bu kadar mı zor!
bir keresinde yanımda kız arkadaşım varken kadıköy sahilinde denk gelmiştim. yiyişmekten epey ötedeydi durum. hava karanlık akşam 9 civarı.
ex sevgili : baksana şunlara , türban falan ama sokak ortasında götürüyorlar.
ben : saçmalama. onu burada bunu yapmaya iten sebepleri sorgula. o kız mahallesinde sevgilisinin elinden tutup yürüyemez. ya da sevgilisinin evine gidip onunla sevişemez. çünkü çocukluğundan beri ona bekaretin kendi hayatından daha değerli diye anlatılmış. gerdek gecesinde kan gelmezse öldürülebilir bile. doğaya karşı çıktığında da insanlar kendilerini , sevgilerini bu şekilde ifade etmek zorunda kalıyorlar. biz seninle eve gidip sevişebiliriz ama onlar yapamaz. o yüzden biz oturup sohbet ediyoruz , onlar üstünkörü sevişiyorlar.
ya aile baskısı, ya da dejenere olmaktır. normal yiyişenden farkı olmamakla mütevellit, müslümanlık imajına verdiği zararla bir çok müslümanın hakkına girmiştir.
türbanlı olmak ne ya? Dinimiz kapanın diyor türban diye bir şey geçmiyor yada ben bilmiyorum? ve ayrıca herkez kendinden sorumludur siz kaç kişi uyardınız? ilk öncelikle herkez kendini bir düzeltsin sonra başkalarının sorunlarıyla ilgilenin.