sahaflardan alınan şeylerin yaşattığı duygu

    5.
  1. içinize çocuksu bir kıpırtı ve merakın tohumlarını serpiştirir. Karışık istiflenmiş Raflar arasında göz gezdirirken eski bir kitaba denk gelmişseniz sayfalar arasından çıkan bir parça kağıdın mürekkep lekelerini, Daha önce kimlerin elinden geçtiğini düşünürsünüz. Elinize aldığınız ilk an Tuhaf bir bağ kurmuşsunuzdur bile....

    Sonra bir kitaba elli lira bayılır ve yediğiniz kazığı düşünmeye başlarsınız. Yarım asırlık kitabın illüzyonu ağır ağır kayboluyordur. Ana fikir ne mi?

    Sevgili sahaflar siz ticaret erbabı olmaktan çok bir kültür aktarıcısısınız. 60 basımı ortalama bir kitaba fahiş fiyatlar istemek yakışmıyor. Hevesimizi kursağımızda bırakıyorsunuz. Ayıp! Halbuki şehir pazarlarında yerlerde sergilenen ve dahi sürünen çok değerli kitaplar var. Çoğunuz sabahın erken saatlerinde pazarlara gidip tanesi iki üç liradan alıyorsunuz o kitapları. el insaf!
    6 ...
  2. 1.
  3. tanımlamak zor olsa gerek, yılların yaşanmışlıklarının üzerlerine sinmişliği, belki de çok mutlu evlerde geçen ömürleri, evin yaşlılarına ait bir kütüphane dolusu kitabın ölümünden sonra çocuklarınca ikinci el dükkanlarına satılması ya da öğrenciliğini tamamlamış kişinin memleketine dönerken eşyalarını satması.

    bunları düşündürüyor bana.

    90 lı yıllarda üniversitede okuduğum dönemlerde pazar günleri kadıköy'de balık pazarının arka tarafında bit gazarı gibi bir yer olurdu. saçma çuval gibi sergilerin üzerinde 1000 lerce değişik parçadan oluşan garip şeyler, eski polaraid makinalardan vhs kasetlere, ses,hey,hayat dergilerinden plaklara kadar, aklın hayalin alabileceği sonsuz şeyler. düşünürdüm nasıl insanların elinde nasıl hayatlar yaşadıklarını bu eşyaların. her birinin kokusu; içerisinde yaşadığı evle bütünleşmiş, üzerlerindeki her bir çiziğin, zedelenmenin bir hikayesi olduğunu kurgulardım kafamda.

    beyazıt sahaflarını, kadıköy akmar sahaflarını anımsarım, her birinin kokusu, bilinçaltıma kazıdığı duygu farklıdır bünyemde. hala da gezerim antalya'da sahafları en az ayda bir kere.

    eski mizah dergilerine dokunurum, gırgır dergisini her elime aldığımda; çocukluğumda dayımın istanbul'dan zonguldağa gelirken otobüste gırgır okumasını ve bana aldığı zambo çikolatayı anımsarım. bir plak aldığımda elime; dedemin bana aşıladığı müzik ve plak sevgisi gelir aklıma.

    mesela bir gün

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/445372/+

    plağını bulmuştum topkapı sahaflarda, dikkatle inceledim, erol günaydın'dan, haldun dormen'e, hadi çaman'a kadar onlarca imza üzerinde. işte onu gördüğün anın duygusu tarifsiz, türkiye'nin bir dönemine iz vuran tiyatroculara dair bir şeyler var elinde.

    işte demek istediğim; bu tarz ürünlerin sağda solda çürümesinden yana değil gönlüm, değerleri bilinmeli, yeni evlerde hayat bulmalılar diye düşünüyorum.

    sahafları seviyorum.
    3 ...
  4. 3.
  5. Mutluluktur. Hem de buyuk bi mutluluk. Kitabi posete koyarken sana bakar ve gulumser ya icten ve samimi iste en guzeli odur.
    2 ...
  6. 2.
  7. Sahaftan biraz da o duyguyu satın alırsınız.
    2 ...
  8. 4.
  9. daha önce denk gelinmeyen bir malzeme ise ziyadesiyle Mutlu eder insanı.
    2 ...
  10. 8.
  11. sahaflardan alınan kitapların yaşattığı eşsiz otantik duygudur.
    1 ...
  12. 7.
  13. acaba ilk sahibinden nasıl buralara kadar geldi? düşüncesi dakikalarca dondurur
    1 ...
  14. 9.
  15. sanki çok değerli şeyler alıyormuşum gibi gelir.

    düşünün 50 yıl sonra dergiler, kitaplar antika olacak.

    ben dergi koleksiyonu yapıyorum.
    1 ...
  16. 6.
  17. Eski kitaplara Nasıl verdim Lan ne enayiyim duygusu olabilir. Evet.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük