Kitapların yıllar geçmesine rağmen hala yaşadığını anladığınız, huzur veren mekanlardır. Hayatın akıp gittiğini bilirsiniz. Aynı zamanda akıp giden hayatın dışında, apayrı bir dünyanın yaşadığını da anlamanız bir sahaftan içeriye girmenize bağlı. Yazının ve düşüncenin mucizevi birlikteliği...****
küçük bir kapıya girişle başlar her şey.o küçük görünümlü yere giridiğinizde buram buram eski kitap kokar ve almak istediğiniz kitaplar dışında büssürü kitap almaya iter sizi.hiç bulamayacağınız kitapları bulursunuz hele bir de sahaf amcanız size çay ısmarlayıp muhabbete koyulursanız tadından yenmez.zaman geçer ananız arayınca anlarsınız akşam olduğunu.işte kendinizi kaptırıp gideceğiniz en güzel mekan hem bünyeye zararlı hiç bir şey yok.
kendisine nazan öncel'den anlat arkadaşım şarkısını armağan etmek isterim;
"biz iki arkadaş
dertleşmeye geldik
dünya kadar dert var
halletmemiz gerek
hey garson
suraya bir masa kuruver
ortaya bir büyük acıver
yanına bir ateş yakıver
maksat gözümüz doysun
suraya bir deniz seriver
üstüne bir gemi koyuver
yelkeni şöyle bir acıver
maksat gönlümüz doysun
anlat arkadasım
derdini söyle
dert biriktirilmez
paylaşalım seninle
senin derdin benimdir
bu mesele derindir
cebimdekinin hepsi
derdin buysa senindir
hey garson
suraya bir masa kuruver
ortaya bir büyük acıver
yanına bir meze yapıver
maksat gözümüz doysun
suraya bir resim asıver
içine bir bizi ciziver
üstüne bol acı katıver
maksat gönlümüz olsun."
Antalya'da Sahaflar Sokağı denilen yerde bolca bulunan,mis gibi eski kitap kokusuyla insanın başını döndüren,o an aklınızda olmayan fakat bir zamanlar yana yakıla aradığınız kitapları size bulduran cennet...
girdiğim zaman çıkasım gelmeyen, kendine has bir kokuları olan, bazen arkadan gelen süper kalsiklerle kendimi bale yaparken bulduğum kutsal bilgi kaynaklarıdır. içerisi bir yığın yeniden okunmayı bekleyen kitaplarla doludur. üyelik yapanları da vardır. "al bu kitabı, geri getir 1 tl ye yenisi al" diyenleri vardır. *
Gittiğim zaman en çok huzur bulduğum mekanlardan birisidir. beyazıt ve kadıköy'dekiler hariç hiçbir sahafçı kâr etme gibi bir kaygı içine düşmemiş ve mütevazi tavırlarıyla gelen misafirleri el üstünde tutmaktan çekinmemişlerdir. gittiğinizde sohbetin kralını yapmakla beraber sahafçınızın çayını içer, marjinal ne kadar hususlar varsa hepsini konuşursunuz. Bu kadar ikram, güleryüz ve sohbet ettikten sonra da bir kitap almadan olmaz tabiiki. yoksa o çok nazik sahafçı ağabeyimiz, siz kapıdan çıktıktan sonra sülalenizi sıradan geçiren bir türe tahavvül edebilir... zaten cildli kitaplar hariç pek pahalı kitapları olmayan bu mütevazi abilerimizin dükkanlarının kapanmaması için en her gelmeye en azından bir kitap almak en makulüdür... zaten her gittiğinizde dikkatinizi celb edecek şeyler karşınıza muhakkak çıkacaktır.
sayısız kitabın, şaşırtıcı derecede uygun fiyatlarla raflardan göz kırptığı mekan. özellikle yeni basım kitapları etiket yarısı fiyatlarda satarak insana mutluluk veren, okuyucular için cennet diye tabir edilebilecek yer. hele ki dükkanın sahibi sahaf, ticaret mantığından ziyade zevkle bu işi yapan biriyse gönül rahatlığıyla elde ikram edilen kahveyle, kitap kokuları içe çekilerek saatler geçirilebilecek, her girişte bi kaç kitap almadan çıkılması mümkün olmayan, paranızın son demlerini harcatan ama garip bir huzur veren, yüzde tebessüm belirten kitapçıdır. dev ansiklopedi dir.
beyaziddaki sahaflar carsisinda sordugu sorulardan kizinin sadece kitap almasini istedigi amcaya agzi cok iyi laf yaparak piyasa fiyati tas catlasin 8 lira olan kitap icin 20 lira istemis insan musveddeleri de mevcuttur bu ii yapan. biraz anlarim bu islerden kitapta kar marji ne kadardir, hangi tur kitaplarda öluyorum desen kitapci indirim yapmaz bilirim ama sadece kizina iyi bir kaynak almak icin gelmis olan amcaya kitap 12 de size 10 olur diyecek diye tahminler yuruturlen haysiyetsiz adam 25 lirada 20 versen yeter dedi. para kazanma hirsi kimsede insaf birakmamis gercekten. kitapci esnafinin pek cogu eline dustugunuzu anlarsa gercekten paradan baska bir sey dusunmuyor.
yurdumuzda her eski kitap satıcısına yanlış olarak verilen ad.
gerçek bir sahaf olabilmek için işin ehli bir sahafın yanında en az 20 yıl çalışmış olmak;
en az 1 milyon kitap satmış olmak;
osmanlıca'yı iyi derecede okuyup, yazıp, anlayabilmek gereklidir.
türkiye'de 30-40 arasında sahaf vardır.
sahaf yalnızca eski kitap satıcısı değildir. sahaf bir kitabı gördüğünde, kaç baskı yaptığını, ne kadar sattığını, yazarını, yayınevini ve ederini şakır şakır söyler. bir çeşit kitap uzmanıdır kısacası. gerçek bir sahaf korsan kitaptan günahı kadar nefret eder.
lütfen sağda solda ikinci el öss, sınav kitapçığı vs satan eski kitapçılara " sahaf" diyerek sahaflığı yerlere düşürmeyelim.
günden güne tükenmelerini üzüntüyle izlediğim meslek. kitap ruhunu yansıtmayan koca koca -sözde- kitapçılar açıkçası son nefeslerini vermeleri için ellerinden geleni yapıyorlar. oturup da bir çaylarını içemeyeceğiniz bu -sözde- kitap dükkanları için sattıkları kitapların, sattıkları bir kilo pirinçten hiç de farkı yoktur. çünkü amaçları ortadadır.
ayrıca eleştirdiğim bu kitap marketlerde çalışanların kitaplardan bihaber oluşları da cabasıdır. oturup o çalışanlardan biriyle kitap üzerine konuşma ihtimaliniz son derece düşüktür.
ama bir sahafta durum çok daha farklıdır. sahaf temelde bir insan sarrafıdır. ve okuyanı kokusundan bile tanır. abarttığımın bilincindeyim ama bir keresinde bir sahaf ellerimdeki mürekkep lekesinden yola çıkıp sohbet etmişti benimle.
ve ciddi manada bir sahaf herkese kitap satmaz. kendim de bir dönem sahafta çalıştığımdan bunu çok iyi biliyorum.
o yüzden arkadaşlar lütfen kitaplarımızı sahaflardan alalım. artık daha fazla sahaf kapanmasın.
eski kitaplar satan, yanına gidip bir kitap ismi söylediğinizde yüzlerce kitap arasından gidip hemen dediğiniz kitabı bulup getiren veya "ne yazık ki elimde kalmadı, ama isterseniz getirebilirim." diyen kişilerdir. hele ki yaşlı iseler dükkanına girip de o kitaplara ve tüm kitapların arasında duran bu kişiye baktığınızda kendinizi fantastik bir film karakteri gibi hissedebilirsiniz.
bir de bunun tam tersi olanları vardır. bizzat yaşamışlığım var. dükkanına girip almak istediğiniz kitabın adını söylersiniz, bulup getirir. kitabın fiyatını sorarsınız, size söylediği fiyat birinci el kitap fiyatı ile aynıdır. hatta birinci elini daha ucuza alma şansınız bile vardır. bir kitaba bakarsınız bir de adama ve "kalsın." deyip yıkılmış hayalleriniz ile uzaklaşıp aynı kitabın yeni bir baskısını alırsınız.