Yanıma aldım kendimi Ve yürüdüm ince çizgisinde yolumun
Ortalıkta görünen herkesin adı yabancı
Herkes kendi maskesiyle dolaşır oldu yanıbaşımda
Tanımaz oldum yüzleri ve keşkelerle avunur oldum
"Düşlerimde gördüğüm yüzüm benim mi?" düşünür oldum
Onca maske gözümün içine bakıyor sorgularcasına
Ve burası hep yabancı, hep yalancı doldu
Çıkmak istiyorum artık dışarı
Bırakın, gideyim kendimi alıp.
Bu dilden firar eden her söz, yaydan çıkmış ok gibi
Sözler bazen bir hazine, bazen dermansız bir dert tipi
Geçmiş dünden bahsetmek lezzetsiz
Gelmemiş yarından hep mi şikayetçiyiz biz?
Aklımın ipinin ucu da kaçmış, timsah katreleri boşalsın
Bir iki damla hiç değersiz
Hüzün ve kaderin pençesinde bir dev namı değersiz
Gece gündüz ömürden yontar dünya dönmez yaremsiz
Bugün ömrün yarım gün, serbest kalsın fikrim
Senin tozlarını silemez tenimden ellerim
Varlık ruhu terk eder yüzün yüzümden ayrılınca
Bendeki aşk altın misali ağırlığınca
Sensiz benlik yokluk demek, kalbim sana emekçi
Aşk denen illet çorak arazide, tilki misal kurnaz bekçi
Başım sarkıt bir mahalsiz, cümle yolumun önüne taş
Dudakların kadehi nikah eden, çakır keyif dertdaş
Gören der ki sel ağzına, bina yapmak aptal işi
Yel eserse kırmaz dişimi, kalp bir körse görmez bi' şeyi
Saniyeler dakikalarla yapar alışverişi
Saatler seni alır benden, korkarım olamaz gelişi
Hasret gözümün ışıklarını söndüren alçak misafir
Afitap sönük bir mum, ayrılık hain bir zehir
Melek yanımda yüzünü saklar, felek yüzüme kaş çatar
Bi' tek bu hüznü sen boğarsın, ipek tenin derime batsın
Rüzgar saçını süpürse mest olur bakışlarım
Adınla uyanır kulaklarım, yüzünle açar göz kapaklarım
En güzel şiirlerimle kaleme adını sayıklatırım
Odamın hayaletisin, sessizliğine aşığım...