oldukça cılız bir çizgi film karakteri. her bölüm kabasakal'a kur yapıp temel reis'e boynuz takmaya çalışırdı. kabasakal'dan yana başı sıkışınca da "temel erkegim nerdesin beni kurtar" gibilerinden bağırır dururdu. temel reis'in başını az derde sokmamıştı hani. ayrıca aklımda kalan bir özelliği de lastik gibi her yerinin uzamasıydı.
Saf görüntüsünün altında, Şeytana pabucunu ters giydirme yeteneğine sahip çırpı bacaklı hatun kişisi.
Tüm karaktersizliğine rağmen, ona kendini piremses gibi hissettiren iki gerzeği, parmağında oynatır durur.
Ne Temel reis şapşiği, ne Kabasakal saykosu, demiyorlar ki " kızım hoppp, bi karar ver, o mu, ben mi! " diye.
Habire ıspanak yemeler, yok kavga dövüş, yok ağız burun dalmalar!
Tövbeler tövbesi!
ıspanağı yememe sebebim.o kadar uğraşıcaksın temel reis gibi bir çizgi film yapıcaksın,çocuklara öğretici olsun diye bakın çocuklar ıspanak yerseniz temel reis gibi güçlü olursunuz imajı vereceksiniz.sonra temel reise safinaz için çeşitli atraksiyonlar yapacaksınız.ulan safinaz lan bu safinaz.insan bir güzel hatun yapar.ıspanağın tadı zaten kötü bari safinazı güzel yapın öyle kakalayın.ıspanak yemememin tek sebebi bu hatundur
Temel reyiz'in sevgilisi ama ****puluk yapıyo hep kabasakalla takılıyo sonra temel kurtar beni... Aslında bu çocuklara aldatılmayı anlatıyor. Birisi safinaz'ı öldürsün yerine fadime gelsin. Kabasakal ölsün yerine idris gelsin. Slogan da şöyle olsun:
-bir Karadenuz aşk hikayesudur daaa!
cem karacanın yazdığı ve seslendirdiği progressive rockın ülkemizdeki ilk örneği olan* varoşlardaki bir kız cocugunu anlatan eseri.18 dakika sürmektedir.
gün doğmadan uyandı kapıcı kasım
arandı da yaktı ilk bafrasını
sonra kalktı kaloriferi
dışarıda yaman bir ayaz vardı
asiye karısı, kızı safinaz
uyuyorlardı sessiz, upuzun
dün bütün gün on numarada çamaşırdaydılar
ellerin kirini yugmaktan yorgun
yeni bir gün diye düşünmedi ki
değişik ne olacaktı ki
onca daire onca merdiven
ekmek al, bakkala git, çöp dök çöp.
yaktı ocağı çayı demledi
sonra da kaldırdı asiyesini
ben çıkıyorum dedi siparişlere
gecikmesin kızı uyandır dedi
asiye kadın zorla yekindi
of dedi bir of anam anam
kızım safinaz kalk okul vakti
daha çok uykum var uykum var anam
güz günü dökülen yapraklar gibi
öyle farksızca geçerken yıllar
asiye temizlikte kasım inçıkta
safinaz orta ikiye başlar
okusun tek taş çekerim sırtımda
okusun kul olmasın ellere diyen kasım
geçtikçe sınıfları safinaz yıl sonunda
kasılıyordu kapıcı kasım,kasım kasım
herşeyin fiatı artıyordu ancak
et, süt, bez, tuz ve yakacak
ve kitap ve defter ve kalem ve de açacak
artmayan tek şey aylığıydı kasımın
artmayan tek şey aylığıydı ancak.
fiatlar artıyordu kasımın ücreti sabit
fiatlar artıyordu safinaz okuyordu
safinazın okuduğu kitaplar yazıyordu
bir doktorun işçiden şerefli olduğunu
fiatlar artıyordu kasımın ücreti sabit
kasımın ücreti fiatlara yetmiyordu
birkaç ay daha sıktı dişini kapıcı kasım
safinaz artık okula gidemiyordu.
mecburdu safinaz da artık çalışmaya
aile bütçesine katkıda bulunmaya
okul önlüklerini ağlayarak çıkardı
daha ondördünde fabrikaya başladı safinaz.
gine erken kalkıyordu safinaz sabahları
her sabah geçerek o aynı sokaktan
kendi gibi insanlarla doldurup fabrikaları
kendi gibilerine satıyorlardı malları.
safinaz ondördünde at gibi çalışıyor
sendika yok, sigorta yok, iş güvenliği de yok.
safinaz hafta sonları sinemaya gidiyor
bekliyor filmlerdeki o zengin bey çocuğunu.
kendinden büyük kızlar kuaföre gidiyorlar
hafta sonları boyalar sürüyorlar yüzlerine
pazartesileri localardan sözediyorlar
safinaz anlamadan bakıyor yüzlerine.
safinaz foto roman okuyor, safinaz kupon kesiyor
babası kader diyor, piyango bileti alıyor
gündengüne yaşlanıyor dertleniyor anası
safinaz eve erken gelmekten sıkılıyor.
o aybaşı, aylığından pudra aldı kendine
bir çift uzun çorap, topuklu ayakkabı
pudrayı sürüp sürüp aynada baktı yüzüne
ve o hafta sonu eve biraz daha geç geldi
bir emeklinin oğluyum adım niyazi
jön niyazi de derler dostlar sağolsun
lise sondan terk okul durumu
fabrikada muhasebeye takılıyorum.
peder sağolsun levazımcıydı
çok dostları vardı o zamanlardan
eskiden yağ tüccarıymış şimdiki patron
babamın dostuymuş o zamanlardan.
okulda çok çaktım matematikten
şimdi matematikten buluyorum yolumu
ne biçim dünya bu dinine yandığım,
aç bir ufak daha kafamızı bulalım.
ha onu diyordum abiler adım niyazi, jön niyazi de derler dostlar sağolsun
geçenlerde bir yavru düştü fabrikaya, mmmm fıstık gibi, ama adı biraz faul
yani aysel diğil, canan diğil adı safinaz... hoş hepisi naz olsa ne yazar.
geçende karşılaştık iş çıkışında, çaktım beykozu dedim. "haftasonu, hani
anlarsın ya... " bir kötü pudra sürmüş çıktı da geldi. keh, keh, keh, keh, keh.
aylardan ramazan, teravih sonrası
namazdan dönene dek bekledi karısı
gelince kasım usul usul dokandı
bu kızda bir haller var dedi asiye
kasım irkildi "nola" dedi "nolabilirki?"
asiye sustu başını önüne eğdi
sonra da fısıldar gibi konuştu asiye
dün gece sayıklıyordu "yapma niyazi"
kasım dellendi fırladı yerinden
tutup dövdü kızı allah yarattı demeden
hiç ağlamadı safinaz öylece baktı babasına
o akşam çıktı gitti ve bir daha eve hiç dönmedi
baba evinden çıkıp gitmek kurtuluş mu kurtuluş mu?
düşündü mü bu yolun sonu düzlük mü ya yokuş mu?
varacağın en son nokta doğru mu yanlış mı?
nereye safinaz?
niyaziden hayır umma, ilaçsız bir kele benzer
fabrikadan yövmiyen söylesene neye yeter
bak duruyor hususiler el ediyor cici beyler
nereye safinaz?
genelevde sermayesin patron alır kazancını
dostun kumarda kaybeder senden çıkarır hıncını
yıllar geçer sen çökersin dilenirsin aç avucunu
nereye safinaz?
bazen şansın yaver gider, biri çıkar evlenirsin
bazen açarsın gözünü bir genelev işletirsin
söylesenize safinazlar, bütün bunlar kurtuluş mu?
kurtuluş nerede nerede safinaz?
onbinlerce safinaz kurtuluş nerede?
eşeğin götünden farksız bir suratı olan, kuru, çöp gibi, midesiz kabasakal ve temel i peşinden koşturan ve birbirine düşüren, içine şeytan tüyü kaçmış çizgi karakter.