aksi olması halinde, birilerinin 'şah ismail rum yeeaaa' diye bik bikleyemeyeceklerinden mütevellit keşke dedirtendir.
zira çoğu insanın 'gerçek' türkmenleri daha iyi tanıması gerekiyor.
tarih derslerinde de bahsedildiğinde de saçma sapan, hiçbir gerçekliği olmayan şah ismail le yavuz un hediyeleşmeleri anlatılıyor. ortada hediye vardır ama bok dolusu kasa, içi yemek dolu kasa yoktur.
uzun uzun anlatılmaması gerektiği gibi türk devletleri arasında sayılmalıdır. babürler yada gazneliler kadar değerleri vardır. eğer osmanlı tarihi gibi safevilerin tarihi de ayrıntılı işlenirse kısa kısa geçen diğer türk devletlerine haksızlık olur.
Afedersiniz ama sikmişler safevileri! Ezici bi kesmin Sünni olduğu ülkede kim niye siklesin safevileri? Zaten nefret ettiğim devletlerden biridir tarihte.
Bağırın ulan en büyük Osmanlı imparatorluğu diye! Ne mutlu osmanlı torunuyum diyene!
şah ismail'in anneannesi pontus prensesidir, pontus hanedanında laz, gürcü hatta fars kanı vardır. o bakımdan az miktarda bu kavimlerin genlerini taşır.
ama kürt iddiası safsatadır. baba tarafından soyu peygamber'e kadar uzanır, şii imam musa kazım kolundandır. bunlar önce horasan'a, oradan erdebil'e gelmiş, kuşaktan kuşağa sürekli türkmenlerle evlendiklerinden türkmen kimliğine bürünmüşlerdir. bu süreçte sünni mezhebine bağlıdırlar. şah ismail'in dedesi anadolu'daki alevi seyyidlerle görüştükten sonra aleviliğe geçmiştir.
lakin devletinin fars devleti olduğu aşikardır. ilk dönemlerinde hemen vekiller (osmanlı'daki sadrazamlar) farsları atamıştır. çünkü farsları, türkmenlerden daha güvenilir buluyorlardı. hatta buna isyan eden türkmenler bazı vekilleri öldürse de, bürokrasinin farslara geçmesine mani olamadılar. tabii bunda farsların, islam öncesi bürokrasi kültürünün de etkisi var. orduda da benzer metodlar uygulanmıştır. özellikle şah abbas dönemi tamamen farslaşmanın son noktasıdır. başkenti farsların en etkin olduğu isfahan'a taşıması, kurumsallaşmayı farslarla yapması gibi birçok şey görülebilir. mesela osmanlı'da devlet kademesinde devşirmeleri türkleştirme ve müslümanlaştırma politikası güdülmüştür. buyrultular, kanunnameler, fermanlar, şeri siciller türkçe yapılmıştır. hukukta bile şeri hukukun yanında türk örfü kullanıldı. iskan politikalarında güvenilir gördüğü türkler kullanıldı. bunun sebebi de anadolu'nun türk beylikleri coğrafyası olması, ve kültürel olarak törelere bağlı bir geçmişi taşıyor olmalarıdır. yani milliyetçilik, türkçülük adına değil, kültür adınadır. ama safevi'de bunun tam tersini görmekteyiz, birçok kurumsallaşma farsça gerçekleşiyor zaten milliyetçilik gibi kavramların 19.yüzyıl kavramları olduğunu unutmayalım. bugün cumhurbaşkanlığı forsunda safevi'nin olmaması, safevi devleti'nin toplumsal ve kurumsal olarak fars devleti olmasından dolayıdır. kuruluşunda türkmen aşiretlerinin olması, bu gerçeği değiştirmiyor.