safahat tan seçmeler

    17.
  1. Ey yâr-i vefâ-güzîn-i cânım,
    Verdiyse melâl dâstânım,
    Mu’tâdın olan inâyetinle
    Susturma bu rûh-i zârı, dinle!
    Hep velvele-i hayât dinse,
    Düşmez bu zavallı rûh, ye’se.
    Olmazsa zemîn, zaman müsâid;
    Feryâdına âsûmân müsâid!
    Gönder bana sen de neyse derdin?
    Yâdında mı bir zaman ne derdin?
    Müstakbeli almayıp hayâle!
    Gel biz dalalım bu hasbihâle!
    Edvâr-ı hayât perde perde...
    Allah bilir ne var ilerde.
    1 ...
  2. 4.
  3. 2.
  4. Bana sor sevgili kâri ; sana ben söyleyeyim,
    Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım;
    Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
    Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.
    Şi’r için “göz yaşı” derler; onu bilmem, yalnız,
    Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!
    Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
    Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
    Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
    Oku, zîrâ onu yazdım iki söz yazdımsa.
    1 ...
  5. 9.
  6. Çiğnenirsek biz bugün, çiğnenmek istihkakımız:
    Çünkü izzet nerde, bir bak, nerdedir ahlâkımız.
    Müslümanlık pâk sîretten ibaretken, yazık!
    Öyle saplandık ki levsiyyâta: Hâlâ çıkmadık!
    Zulme tapmak, adli tepmek, hakka hiç aldırmamak;
    Kendi âsûdeyse, dünyâ yansa, baş kaldırmamak;
    Ahdi nakzetmek, yalan sözden tehâşî etmemek;
    Kuvvetin meddahı olmak, aczi hiç söyletmemek;
    Mübtezel birçok merasim: inhinalar, yatmalar,
    Şaklabanlıklar, riyalar, muttasıl aldatmalar;
    Fırka, milliyyet, lisan nâmıyle dâim ayrılık;
    En samimî kimseler beyninde en ciddî açık;
    Enseden arslan kesilmek, cebheden yaltak kedi...
    Müslümanlık bizden evvel böyle zillet görmedi!
    Hâlimiz bir inhilâl etmiş vücûdun hâlidir;
    Rûh-i izmihlalimiz ahlâkın izmihlalidir.
    Sâde bir sözdür fakat hikmetlerin en mücmeli:
    Bir halâs imkânı var: Ahlâkımız yükselmeli...
    1 ...
  7. 10.
  8. Ey millet, uyan! Cehline kurban gidiyorsun!
    islam'ı da "batsın!" diye tutmuş yediyorsun!
    Allah'tan utan! Bâri bırak dîni elinden..
    Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!
    Lâkin, ne demek bizleri Allah ile iskât?
    Allah'tan utanmak da olur, ilim ile.. Heyhât!
    0 ...
  9. 8.
  10. Tek hakîkat var, evet, bellediğim dünyâdan,
    Elli, altmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın:
    Hepimiz kendimizin, bağn yanık âşıkıyız;
    Sâde, i´lânı çekilmez bu acâib aşkın!
    0 ...
  11. 7.
  12. Şu sessiz kubbenin altında insandan eser yokmuş!
    Bu hissiz toprağın üstünde mazlumine yer yokmuş!
    Adalet şöyle dursun, böyle bir şeyden haber yokmuş!
    Bütün boşlukmuş insanlık; Ne istersen, meğer yokmuş!
    0 ...
  13. 6.
  14. "Ne gördün, Şark´ı çok gezdin " diyorlar: Gördüğüm; Yer yer,
    Harâb iller; serilmiş hânümanlar; başsız ümmetler;
    Yıkılmış köprüler; çökmüş kanallar; yolcusuz yollar;
    Buruşmuş çehreler; tersiz alınlar; işlemez kollar;
    Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar; kaynamaz kanlar;
    Düşünmez başlar; aldırmaz yürekler; paslı vicdanlar;
    Tegallübler, esâretler; tehakkümler, mezelletler;
    Riyâlar; türlü iğrenç ibtilâlar, türlü illetler;
    Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar;
    Ekinsiz tarlalar; ot basmış evler; küflü harmanlar;
    Cemâ´atsiz imamlar; kirli yüzler; secdesiz baçlar;
    "Gazâ" nâmıyle dindaş öldüren bîçâre dindaşlar;
    Ipıssız âşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar;
    Emek mahrûmu günler; fikr-i ferdâ bilmez akşamlar!..
    0 ...
  15. 18.
  16. Lâkin bu heves bir heves-i dîgere mağlûb:
    insan yaşamak hırs-ı cibillîsine meclûb .
    Her devresi bir devr-i azâb olsa hayâtın,
    Râzîsi değildir yine bir türlü memâtın!
    Ömr olsa da binlerce tekâlif ile meşhûn ,
    insan yaşamaktan yine memnun, yine memnun!
    Artık neye mevkûf ise te’mîn-i bekâsı,
    Yalnız ona masrûf olur âvâre kuvâsı .
    Durmaz boğuşur bunca muhâcimlere rağmen,
    Düşmez, o mesaî denilen seyfi elinden.
    Çıplaktır o, ister ki soğuklarda ısınsın;
    Bir dam çatarak her gece altında barınsın.
    ister yiyecek şey, giyecek şey, yakacak şey...
    Bin türlü havâic daha var bunlara der-pey .
    Âvâre beşer işte bu bâzâr-ı cihanda,
    Her gün yeni bir kâr peşinden cevelânda.
    Maksad bu kadar dağdağadan bir yaşamaktır...
    Lâkin, bunun altında ne maksad olacaktır?
    Heyhât, onu idrâk için i’mâl-i hayâle
    Yok vakti: Bütün demleri mevkûf cidâle !
    insan ki, onun rûh ile insanlığı kâim ,
    Dâim oluyor cisminin âmâline hâdim ;
    Gelseydi eğer ruhunu i’lâya da nevbet ,
    Anlardı nedir, belki, hayatındaki gâyet.
    Bir anladığım varsa şudur: Hâlik-ı Âlem,
    Hilkat kalıversin, diye, bir ukde-i mübhem,
    Daldırmada insanları hâcât-i hayâta,
    Döndürmede ezhânı bütün başka cihâta .
    Ömrün öteden berk-süvârâne şitâbı,
    Iyşin beriden lâzım-ı bîhadd ü hesâbı ,
    Göstermede dünyâya, nedir maksad-ı Hâlik...
    “Kimden kime şekvâ edelim biz de şaşırdık!”
    0 ...
  17. 1.
  18. Bugüne kadar okuduğum tüm kitaplar arasında en mükemmeli olduğunu düşündüğüm safahat'ın içerisinde yer alan şiirleri kimi zaman bütün olarak kimi zaman sadece bir mısra olarak kimi zaman ise pasaj olarak fırsat buldukça paylaşacağım. yazıldığı dönemin koşullarını yansıtan şiirlerin, adeta günümüz dünyasının ve memleketimizin sorunları için yazılmış olduğunu göreceksiniz. her biri benim için çok değerli. umarım herkes istifade eder.

    ilk paylaşım:

    Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?
    Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ!
    Câni geziyor dipdiri… Can vermede mâsûm!
    Suç başkasınındır da niçin başkası muhkûm?
    ...
    Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;
    Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık!
    Mâdâm ki, ey adl-i ilâhi yakacaktın…
    Yaksaydın a mel’unları… Tuttun bizi yaktın!
    ...
    Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
    Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!
    En kanlı şenâatle kovulmuş vatanından,
    Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!
    islâm’ı elinden tutacak, kaldıracak yok…
    Nâ-hak yere feryâd ediyor: âcize hak yok!
    Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
    Ağzım kurusun… Yok musun ey adl-i ilâhî!
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük