Anlamaya müsait kulun SADRINI, kulun samimiyetli, emr-i ilâhiye uyumlu yolunu, erbab-ı zikrin haline intibak ettiği nispette hakikatlerin akıştığı NAZARGAH-I iLÂHi olan sadık kul, kalbinin mana yönüne yönelik hislerinde ve yaşantısında, muamelâtında emr-i ilâhiye uyumlu icraatının maddede zuhurunu görür de dünyada da itminan-ı kalbe sahip olur. Kemalâtlı imanının sesini baş kulağı da aşk-ı ilâhinin zuhurundan hak aşıklarına müjde çığlıklarının dışa yansıyan iman şahadeti -Ene razi, ente razi- (ben ondan razı, o da benden razı) diyenleri örnek alır ve gittiği yollarını yaşadığı zamana göre manaya sadık kalarak değerlendirir.