lisanın türkçeleştirilmesi döneminde, kelimeler sadeleştirilmemiştir. ve hatta birçoklarının küfredip haykırdığı gibi eski sözcükler patır kütür lisandan ihraç edilmemişlerdir. eğer ki, bir sözcüğün türkçe anlamı yoksa o sözün yerine halka yukardan inme bir sözcüğün zorla kabulu söz konusu olmasın diye bu sözcükler kabul edilmiş, kullanılmaya devam etmiş ve sözlüğe yerleştirilmişlerdir. ancak, eski lisanda aynı imgenin hem türkçe hem arapça, hem farsça, hem fransızca anlamı var ise (ki bu durum çok sık görülmekte idi) o saat türkçe olanı yürürlüğe girmiş, diğerleri alıştırma süreçleri ile sözlükten ve lisandan ihraç edilmişlerdir.
ayrıca;
en çok adı geçen, atıldı, zorla unutturuldu denen sözler, sözcük değil, isim ve sıfat tamlamalarıdır. bunlar ısrarla ve dikkatle atılmışlardır, çünkü her ne kadar bugün yüzyıllardır yerleşik olduğundan farkı göze çarpmasa da bir dili gerçekten tehdit eden ithalat sözcük değil, yabancı sözcük türetme, isim ve sıfat tamlaması türetme kalıplarıdır. sadece telaffuzu bozmakla kalmaz, lisanı tümevarım ile öğrenilemeyecek, tümdengelim (paradigmasının pedagojik temelleri bozuk öğretim sistemlerinde mecbur kalınır) metoduna mecbur kalınacak bir vaziyete sokar.