nerde olduğum, kim olduğum önemli mi? Ben yazı yazmayı seven herhangi biriyim. Yazdıklarımı nasıl içimden geliyorsa parmaklarımdan ne dökülüyorsa öyle yazıyorum. kurallar ve şartlara bakmaksızın sadece içimdeki sesi yazıya döküyorum. sanki karşımdasınız ve sizinle sohbet ediyormuş gibi yazmak, sevgiyi yazmak, hayatı paylaşmak istiyorum. hayat çok kolayken, neden zorlaştırdığmızı ve buları nasıl fark etmediğmizi yazmak istiyorum. peki kolay olan ne onları da konuşmak istiyorum.
nerde yanlışlar yapıyoruz? neleri fark edip görmüyoruz? beyni neden doğru kullanamıyoruz?
hayat kader değildir. hayat seçimlerimizden ibarettir. işte burda neyi nasıl istediğimiz çok önemli. doğru resmetmek ve seçimleri doğru yapmak. bu çok mu zor? bence hayır. inanın çok kolay.
Onunla gormek uzuyor kırıyor. Konuşma diyemiyorum ama içten içe sana onunla konuşma diye yalvarıyorum. Olmamali. Olmamalisiniz. inanıyorum sana ve bize ama bu başka bir şey. Bu başka bir his. Her şey seni kaybetmemek için sanırım.
bu gece balkondayım. sol yanımda annemin saksıya diktiği yeşil ve acı olmayan biberler var. annem benim acı yiyemediğimi bildiğinden kendisi acı sevmesine rağmen hep tatlı biber diker. annelik ne kadar da halikulade bir şey. sağ tarafımda ise 3 adet domates fidanı ve 2 tane yeni yeni kızarmaya başlamış domates var. 1 fidan domates vermedi nedenini bilmediğimiz bir nedenden dolayı. yoksa küstürdük mü onu bilemiyorum. ayaklarım eylül ayının habercisi olan serin rüzgarlar nedeniyle bir hayli üşümüş durumda.ve yanımda buz kesilmiş bir kahve bana eşlik etmekte. arka fondada bir kaç güzel müzik tabikide. anlıyacağınız paylaşılabilecek bir sürü güzel şeyim var ama paylaşacak şu an yamacımda olan bir insan yok.
bence bazı durumlarda bir şeyin eksik olması diğer sahip olduğun her şeyi anlamsız kılıyor hatta bazen bir şeyin eksikliği hiç bir şeyinin olmamasından daha beter olabiliyor. lego misali olan şeyleri uyumlu şekilde birleştirip bir mutluluk yaratabilmemiz mümkünmüdür ki acaba? yoksa eksik parçayı birinden mi istemeliyiz? yada birinin eksik parçayla gelmesini mi beklemeliyiz?
zaten hayatta hep eksik parçalarımız olucak. ya elimizde olanlarla mutlu olmayı artık nasıl yapıcaksak öğrenicez, yada bu eksik parçaların elimizde olanların değerini sıfıra çekmesine izin vericez. hangisi daha mantıklı? hangisi daha makül? hangisi daha uygulanabilir?
bu soruların cevaplarını bilseydim zaten buraya yazma zahmetinde bulunacağımı düşünmüyorum. belkide hayatın bilinmezlerini öğrenmeye çalışıcak kadar aptalızdır veya cesaretli. her ney ise.
Sadece yazmak istiyorum. Yazdıkça akmak, aktıkça hafiflemek.
Yazmak istiyorum. Sözcüklerin kalemimden akışını görmeyi, bu büyüye aracı olmayı diliyorum.Yazdıkça çoğalmayı, çoğaldıkça basitleşmeyi. Her olaydaki, düşüncedeki, davranıştaki “basitliği” yakalamayı, sadeliğin güzelliğine hayran olmayı.
içimde düğüm düğüm olmuş kelimeler, nefes alışımı zorlaştırıyor. Onlar çıkmalı artık özgürleştirmeli hem beni hem de beynimi. Biliyorum ki yazdıkça temizlenecek beynim. Sözcükler söylendikçe anlam kazanacak işler hale gelecek. Onlar da iyileşecek, ben de.
Yazmalıyım..Sadece kendim için. Yazdıkça görmeliyim insan olmanın her halini. Ve yazdıkça anlamalıyım o hallerin aslında tüm insanlarda birbirine benzer olduğunu. Yine yazdıkça fark etmeliyim insan olmanın her kişide ne kadar farklı zuhur ettiğini.
Özetle bu hayatı en sade haliyle yaşamayı, yaşamsı hayatlardan kaçmayı umuyorum yazarak.
bu gece şiir yazmaya çalışıyorum ama yazamıyorum sözlük. anladım ki hayatımda yeterince duygu yok. duygusuzlaşmışım büsbütün. hissetmediğim şeyleri yazamamki. tamam böyle hayat daha az dertsiz ama dertsizde yaşanmıyor. biz insan oğlu sevinmek kadar üzülmeyede ihtiyaç duyuyoruz. bunu buraya neden yazdım bilmiyorum. toplanıp bana sarılıcak değilsiniz ya. hayali bile güzeldi. neyse.
Birileri mutsuz olmalı ki birileri mutlu olmalı. Ben bu dünyada herkese yeticek kadar mutluluk olduğuna inanmıyorum. ister inan ister inanma ama benim için gerçek bu. Sen mutsuzsun,ben mutsuzum peki ya diğerleri? Tamam sen ben mutlu görünmeyi beceremeyen insanlarız. Zaten mutlu görünmemiz saçma olur. Baksana halimize. Kendimizi küçümsemiyorum yanlış anlama onlardan aşağı kalır bir yanımız yok emin ol. Manevi olarak belki onlardan çok üstünüz. Belkide bu yüzden bu durumdayız veya ben kendimi avutuyorum. Hem avutmayıpta nabayım. Görüyorsunya bataklıktayız. Debelenip dahamı batalım. Tamam hayata kötü başlamış olabiliriz sonuçta bu bizim seçimimiz değildi. Ama neden yarışı sonuncu bitirelim? Neden kaybedelim? Tamam kazanalım demiyorum ama en azından farkı kapatabiliriz be dostum. "Umut, umut ettikçe vardır. Umut varsa imkanda vardır." bu sözde şimdi aklıma geldi. Saçma olabilir belki ama biliyorsun umrumda değil. Zaten ben alıntı yapmayı sevmem. Her ne kadar doğru şeyler olsalarda başkasının düşünceleri sonuçta onlar. Tamam kullanabilirim ama sonuçta asla benim olamazlar.
sevgisiz şehirlere, kötü kalpli kralın öğretileri dikta edildiği mevsimlerde kana boğulan toprak. şehrimize doğru koşan atın, masum kaderidir üzerinde ki bomba. ölümün acziyetinden kurulan düşlerin patavatsızlığına yağmurla gelen koyu renkli otomobiller. bir ağıt ki tüm mevsimlere yabancı, yaşanmışlığa karşı. hiçliği armağan ediyorum gözlerine, haziranın orta yerinde. değersiz yaşama, kısır yaşanmışlıklara yorgan marifetinde sarılıyorum. at şehre değil de özgürlüğüne koşarken anlıyorum, ihtimaller üzerine bahis tutmamayı. bir şarkı besteliyorum senin için, dünya dursun ve sen geri dön.