-yeni alınan şahin arabayı doğan görünümlü yapmak(aynalarını değiştirmek)
-yeni yapılan bir durağın yeni koltuklarını parçalamak.
-uyuz olduğu kişinin arabasını çizmek!
-birşey olmadığında anında küfür etmek.
-Vurarak herşeyi tahmin edeceğini sanma.
-açık alanlarda burun karıştırma(ıyyy)
-çayın içine simit bandırıp yemek(bir ıyy daha *
-bir kişi düştüğünde onunla alay etme bilakis daş.. geçme
-sevmedikleri kişilerin arabalarına yumurta fırlatma
-yeni gelen bir şeye bakıp: "Şuna bak am*na koyim" demek
-8 megapiksel olan bir kamerayı görünce: "Gavuru görüyon mu yapıyo işte" demek
-sigara ile değişik değişik şekiller yapma
-yerlere tükürme
-sakızı şişiren bir arkadaşının yüzüne yapıştırma( patlatarak )
-Uludağ sözlük'e takılma
yol sorduğunuzda, yolu bilmediği halde '' he senin onu diyosun. o... '' diyerek 15 dakika etrafına bakınan ve size tahmini bir tarif yaparak tamamiyle çok yanlış yollara yönlendirirler. eğer bir türke yol sorduğunuzda 2 saniye içinde cevap veremiyorsa hemen oradan patinaj çekerek uzaklaşın.
her evde muhakkak evdeki çocuğun ağırlığı kadar tamirat ıvır zıvırı ve bir adet matkap vardır
her baba gerekli gereksiz tamiratlarda saçma yerlere birkaç dübel attırır. *
bir elektronik eşya bozuldu mu, "senin damat bir baksın" edebiyatı yapılır. ulan adam kimya mühendisi neye bakacak, tamiratçı değil ki.
ve işte bu sebeplerden ötürü her kabloda temassızlık vardır ve biyerden tamire başlanıldığında tüm tesisatın kompile yenilenmesi gerekir..
alisveris esnasinda magazada gezerken en pahali urunu tespit edip "bu niye bu kadar pahali?" diye sormak. alacagindan degil, merak. ve sadece turklerde bulunur.
-lan abi napıyon ohaa
+olm su dökülmüyo muydu ?
-la abi otogardayız işeme yere abi napıyon!!
+olm su döküyoduk öyle değil mi ??!?!
-abi ayakkabıma işedim öff yürü yaa pis
+olm çabuk gelsin diy...
-ya sıçayım ağzına yürü!
burnunu karıştırırken,kırmızı ışıktan geçip hatalı sollama yapmak.
sonrada burundan çıkan şeyi geçilen arabanın göreceği şekilde camdan parmak hamleleri ile atarak kurtulmaya çalışmak.
başka hiçkimsede yok bu. en iyi alışkanlığımız bu sanırım. en ufak bir sorunda, hastalıkta hemen yanınızda olurlar. aramalar sormalar, candan sarılmalar ve kucaklaşmalarımız vardır. tanımadığımız, sevmediğimiz, bize hainlik etmişlerin bile kötü durumlarına, hastalıklarına üzülürüz. vicdan sahibiyiz. her kötü olayda kenetlenebiliyoruz. çok farklı yerlerde olsak bile hemen biraraya gelebiliyoruz sanki hiç kopmamış gibi, aynı kırmızının, ay ve yıldızın altında.
milli marşı'na da bizim kadar saygı gösteren başka bi millet yok ayrıca. dikkatimi çekti kaç defa, kimse türkler kadar duyarlı değil milli marş konusunda. bunlar, güzel ve hiç kaybolmasını istemediğim alışkanlıklarımız.
gap, dkny, polo garage, gucci, prada, gibi markalarin magazalarina gidip, cok begendigi urun icin pazarlik yapmak. bahanelerin orjinalligi (neden indirim yapmasi gerektigi adina) ise cok cok daha ayri bir baslik konusudur. Ornegin; tanik oldugum bir diyalog
- gac para bu kizim
+ 340 tl hanfendi
- neyg!? bu el kadar kumas parcasina bu kadar sey mi vericeksin sen kafiye manyahmisin gizim?
k- anna istiyorum yhaaa!?
- kizim bunun son oluru nedir? bak nakit verecem herkes kart cikartii
+ ?? Ayni fiyat teyzee!..
- kizim bunun biraz daha uzunu yok mu? elbiseler ufaldikca fiyat da buyiii... he bi de buralarda iyi yufkaci nerde var?
yemek yendikten sonra hesap ödenme aşamasında yanındakine ödetmeme isteği * diğerinin de aynı itirazda bulunması ve birbirlerine girecek hadde gelmeleri.