şimdi dünyada 8 milyar insan var. 3 milyarı müslüman olsa. kafadan 5 milyar insan inandıkları dinin tüm gereklerini yerinede getirseler cennnete giremeyecekler. hiç mantıklı değil lan.
bazı aptalların ateistlere dert olduğunu sandığı meseledir. kimisi ise tutturmuşlar bir "efendim, işte kuran'da da yazıyor, her topluluk uyarılmıştır" teranesi...
ey aklı eksik kişiler, bu konuda yorum yapıyorsak, sebebi dini tezlerin mantıksızlığını kafanıza kakmaktır ama düşünmeye bile korkan kişilersiniz.
"her topluluk uyarıldı" tezini mantıklı bir tez sanabilmek, "topluluk" dediğini tek bir insan, üstelik de ömrü sonsuz olan bir insan gibi düşünmekle mümkündür. öyle yazıyorsunuz ki, sanki aborjin kabilesi doğan, büyüyen, ölen, kuşaktan kuşağa devam eden ve de çok sayıda insandan oluşan bir kabile (daha doğrusu çoğu birbirinden yalıtılmış, on binlerce küçük gruptan oluşan kabileler topluluğu) değil. ömrü on binlerce yıl olan tek bir kişi! allah 124.000 peygamberinden birini veya bir kaçını kendisine göndermiş ama iman etmemiş inatçı kafir! bak şu terbiyesizin yaptığına! elbette söz konusu şahıs(!) sonsuza kadar cehennemde yanmayı hak eder!..
ey cahiller, sizler ki alfabesi olan topluluklarda bile allah'ın kelamının korunamadığını iddia ediyorsunuz. tabi kuran hariç! nedense allah bir tek kuran'ı korumayı vaat etmiş. daha önce gönderdiği sözlerini -ki özünde yine islam olduğunu kuran söylüyor- belirsiz bir nedenden ötürü gerek görmemiş!... hadi bu noktadaki garipliği bir yana bırakalım...
yahu kitabı kaleme alma imkanı olan topluluklar bile allah'ın kitaplarını koruyamıyorsa, gariban aborjin yerlisi nasıl korusun? nasıl yaysın? kulaktan kulağa oyunu oynasan bile laf dördüncü kişiye varmadan değişir! hem avustralya'nın güneyindeki aborjine mesaj versen, doğusundaki, batısındaki, kuzeyindekinin nasıl haberi olacak? garibanlar 30 - 40 kişilik on binlerce grup halinde yaşıyordu zamanında... hadi bir aborjin grubuna peygamber gelmiş ama hain aborjinler peygamberi dinlemek yerine kebap edip yemeyi uygun bulmuş olsun (hoş, ateş yakmayı bile bilmeyen tasmanya adası aborjinleri onu da yapamazdı ya! eh, onlar da çiğ çiğ yesin!), peki söz konusu yamyamların çocuklarının suçu ne? çocukken peygamberin budundan bir parça dişlemiş olmak mı? akılları baliğ olduğunda kim onlara allah'ı ve emirlerini anlatacak? (bkz: peygamberlerini katleden hain halklar).
kimisi elinde yeterli dini delil olmadığı halde der ki "efendim onlara hesap sorulmaz, cennetliktirler!..." yahu o zaman da ayrımcılık olmuyor mu? bakın şu başlık altında islam'ın getirdiği yükümlülükleri kendileri yerine getirdiği, başkaları yerine getirmediği için onların cehennemlik olmasını hak belleyen kaç kişi var? var mı öyle yaş dava? benim müslüman kardeşim kafasına türbanı taksın, beş vakit yatıp kalksın, oruç tutsun ve yine de cennetten emin olamasın ama bu daltaşak dolaşan kafirler kafalarına göre takılıp cennetlik olsun! hani allah insanları ve cinleri ibadet etsin diye yaratmıştı? bunları niye başı boş bırakıp, üstüne cennetlik yapıyor? hem de putlara taptıkları halde!... sonra islam hem dünya, hem de ahiret için lazım değil miydi? bunların islam'ın dünyevi nimetlerinden(!), yüksek ahlakından(!) mahrum bırakılması allah'ın adaletine sığar mı?
velhasıl bir dine iman etmek, akıl mantık gereğidir diye yapılan bir şey değildir. tam tersi çocuklukta dayatılan, bir çocukluk korkusunun sonucudur o kadar...
islam ismini, ömründe bir kez bile allah peygamber diye bir kavramı duymamış olan kişiler hariç - ki onlara farklı bir muamele yapılacaktır. Çünkü ayette biz bir kavme peygamber göndermeden asla azap etmeyiz buyuruluyor- herkes inanan ve inanmayan diye kategorize edilecektir. Hatta hz.peygambere hitaben inmiş bir ayette onlar yani ehli kitap seni çocuklarından daha iyi tanır ancak onlar yine de seni inkar ederler diye buyuruluyor hatırladığım kadarıyla. Bugün yaşayan bizler hz. Musa zamanında yaşayıp ona inanmamış olsaydık o gün bizde cehenneme girerdik. Özetlemek gerekirse her devrin bir peygamberi var ve insanlar ona uymakla yükümlü.
Not: ayetlerin numarasını bilen arkadaş varsa mesaj atabilir.
kur'an ayetlerini incelersek, allah'ın çizmiş olduğu bir insan, daha öz tanımla müslüman, daha öz tanımla mümin vasıfları vardır. allah'ın yarattığı insanlardan istediği şekil, kalıp, örnek işte bu vasıflardır. allah tüm bu vasıfları (yarattığı tüm insanlarda) görmek ister. insanın maya'sın da bu vasıflar yaratıcı tarafından, yaratılana yerleştirilmiştir. fakat kullanımı insanın kendi takdirine, seçeneğine, seçimine bırakılmıştır, maya olarak, tohum olarak mevcuttur. insanları yaratan ve yarattığı insanlığı imtihana tabi tutan yaratıcı, gerçekleştirdiği bu imtihan esnasında yarattığı kullarına, açık tabirle kopya vermektedir. sınav cevaplarını vermektedir, karşılaşacağı sorunlarda ne yapması gerektiğinin bilgisini vermektedir. allah buna neden gerek duyuyor, neden imtihan olmak zorundayım ki? gibi sorular bu konunun mevzusu değil o yüzden ona girmeyeceğim enrty uzuyor.
insanın hayatı boyunca, doğumundan ölümüne kadar olan ki ömür sürecinde, bu ömrü en doğru, en sağlıklı, en mutlu şekilde geçerilebilmesi için, allah insana tüm sorunlarının altından nasıl kalkabileceğinin cevaplarını veriyor. allah'ın kitap, dolayısı ile peygamber göndermesinde ki, en temel sebep bu dur.
tek rab olan allah, kendi varlığından insanları haberdar ediyor, bakın başıboş değilsiniz! bu dünya'ya geliş amacınız şu dur, şu nedenle geldiniz, şunlar başınıza gelecek, şunları yapın, şunları yapmayın! ve bilin ki, yaptıklarınızdan ve yapmadıklarından da hesaba çekileceksiniz, kabul etsenizde etmeseniz de hayat dediğiniz, dünya dediğiniz şey işte bu dur! içinde sevgiler, hırslar, aşklar, kadınlar, hayvanlar, metresler, ağaçlar olan tüm bu gördükleriniz ve göremedikleriniz, görmeye kadar varamadıklarınız işte hepsi bu. rab olan allah kendi rahmetinin bir eseri olarak insanlara "işlerine yarayacak" tüm bilgilerin cevaplarını vermiş, başlıklar konular örnekler halinde sıralamış ve insanlığa teslim etmiş. alın okuyun ve buna göre yaşayın, emin olun mağlup olmayacaksınız, emin olun hüsrana uğramayacaksınız demiş. peygamber göndermiş, haberdar etmiş, her gönderdiği peygamber muhatap oldukları insanlar tarafından, yalanlanmış, öldürülmüş, sallanmamış, inkar edilmiş. önce inkar edip sonra rableştirmişler. getirilen mesaja değil, getirenin derdine düşmüşler. neden melek değil, insanla haber mi gönderilir, yakın bunu demişler. allah'ın emirlerini öğütlerini ve uyarılarını bir kenara bırakıp, peygamberlerin eylemlerine kafayı takmışlar, allah sevgisinden üste çekmişler peygamber sevgilerini, bu öyle bir hal almış ki, peygamber rab oluvermiş.
insanlar gönderilen kitap ne diyor derdine düşecekleri yerde, kendi inandıkları gerçekleri dinleştirerek onların peşlerine düşmüşler. kendi şeytanlıklarını, hevalarını allah'ın ayeti, allah'ın sözü gibi insanlara servis edip, işte din bu dur demişler. kendi sözlerini kitabın içine sokmuşlar, insanlar gerçek bilgilerle doldurulmaları gerekirken, din alimi diye öne atılanlar, allah'ın sözlerini bozmuşlar, sözlerin manasını değiştirmişler, hakkın üzerini örmüşler. gerçeğin üzeri örtülünce, yerini ne alır? gerçek olmayan alır.
allah matbaa sahibi değil, durmadan kitap göndersin. allah'ın gönderdiği kitaba insan mudahalesi olduğu an, allah buna müdahale eder, çünkü rab allah'dır, yasa koyan sistem koyan ve en önemlisi yaratan! yaratmak ona kolaydır, ama kolay olduğu kadar rab adildir, hakim dir! her sıfatı muhkemdir, gerçektir hak'tır. bu nedenle allah insanların kontrollerini birilerinin eline, şeytanın eline bırakma taraftarı değildir! ne zaman insanlar sapkınlığa düşmüş allah'ı unutur olmuşlar, o zaman allah adil sıfatıyla, merhamet sıfatıyla olaya tecelli eder, duruma el koyar, lut, semud kavimleri bunlara örnektir. insanlar kendi kafalarına göre yaşasın diye yaratmamıştır allah. sistemi bozan düzeni bozan topluluğa kitap göndermiş, kişiler bu kitabı almış bozmuş, yenisi gönderilmiş başka bir dönemde. bu son kitap olan kur'an-ı kerim e kadar böyle gelişmiştir. bu ve bunun gibi daha nice bilgileri kur'an-ı kerim üzerinden rab olan allah bize bildirmektedir.
işin özü allah'ı birlemek, tek yaratıcı, her şeye mudahale eden, her davranışa karışan, kişinin hayatına karışan bir allah düşüncesi ile hareket edilmesini istemektedir. birini rab olarak kabul ediyorsanız, artık onun her istediğini yapmak zorundasınız. allah'ın kitap gönderdiği tüm milletlerden bunu istemiştir allah, öncelik bu dur; tek rab olarak allah'ı tanı ve salih amel işle. mevzu bu.
allah'ın kitabının üstünün örtüldüğü, hakkın gizlendiği, allah'ın emirlerinden haberdar edilmeyen, allah'ın emrettiklerini saptıran yorumlar içeren bir kitapla, bir inle insanları yönetirseniz, insanları gerçek bilgiden uzak tutar onun yerine, şeyh, papaz, haham, hacı, hoca vb. gibi kişiler üzerinden dini öğrenir, bu öğrendiğiniz din ile yaşar, gerçeğin ne olduğunun kaygısına düşmez ve bu şekilde yaşar, inanır ölürseniz! tüm bu durumlara sebep olanlarla birlikte gireceğiniz yer alacağınız karşılık kur'an da belirtilmiştir.
tüm müslümanların cennete gireceğini iddia etmek kadar büyük bir iddia bu gerçekten. kendine müslüman diyen ama, etiket müslüman olan, tarikat müslümanı olan, mezhep müslümanı olan, risale müslümanı olan, kısaca kur'an harici her hangi "bir kitab" haricinde yazılan, düşüncelerin kitapların sizi cennete götüreceğini sanıyorsanız, hala nefes alabiliyorken, hala ölmemişken bu düşüncelerinizi (kur'an) allah sözleri ekseninde tekrar gözden geçirmek gerekir.
buraya kadar anlatılmak istenen şey, allah'ın birlenmesi, yani tek rab olarak allah'ı kabul etmek ve allah'ın emirlerine ve yasaklarına uymak temel en temel faktör bu dur!
nasıl ki, kendisine her müslümanım diyen cennete giremeyecekse, bir yerlerden cennete garantisi uman diğer dinlerin hiç bir şansı yoktur.
allah muhatap ettiği insanların, içlerinde kimin ne şekilde davrandığını en iyi bilendir.
üstelik bir de musevi ve hıristiyanların iyi fiilerinin karşılığının verileceği, aralarında iyilerin olduğunun vurgulanması da bu tezin tamamen kurana aykırı olduğunu ve mezhepçilerin yalanlarından biri olduğunu gösterir.
"şu bir gerçek ki iman edenlerden, yahudilerden, hıristiyanlardan, din değiştirenlerden; allaha ve ahiret gününe inanıp, salih amellerde bulunanların, allah katında ödülleri vardır. onlara korku yoktur ve onlar üzgün olmayacaklardır." (bakara/62)
yukarıdaki ayette geçen vurguya dikkat edelim "allah'a ve ahiret gününe inanıp, salih amellerde bulunanların" şeklinde belirtilmesi, bir yaratıcı olduğuna ve ahiret gününe inanma koşulunu getiriyor. kendilerine gönderilen ve tahrif edilmiş tevrat, incil gibi uyarıcı kitaplarda da öz "allah ve ahiret" inancı vurgusudur. fakat dejenere edilmiştir kitaplar, hükmü kalkmıştır. kafir ile müşrik ile, münafık ile, karıştırılmaması gereken kavramlardır.
rum suresi'nde müslümanların, hıristiyanların savaş kaybetmelerinden dolayı üzüldüklerinin anlatılması; yahudi ve hıristiyanlar'ı toptan cehennemlik ilan eden zihniyetin nasıl kuran'la çeliştiğini gösterir. aşağıdaki ayet, yahudi ve hıristiyanların içinde iyi kişiler olduğunu, hepsinin bir olmadığını gösterir:
"onların hepsi bir değildir. kitap ehlinden bir topluluk vardır ki gece vaktinde ayakta durup, allahın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar." (al-i imran/113)
bu tablo bizi şu sonuca çıkarmaz; hak din sadece islam değildir, diğer dinlerin de hükmü sürmektedir.
islam'ı seçmenin hiç bir artısı yok, diğer dinlerde olup allah'a inanırsak cennete gireriz! böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. yukarıda vurgulanmak istenen şey tüm gerekli olan, eksiksiz olan tam olan din'in islam din'i, son kitap olan kur'an-ı kerim'in de bozulmamış, insanlar tarafından her hangi bir değişime açık olmayan kitap olmasıdır, kurtuluş bu dur demiştir allah, sizin için en güzeli, bu dur demiştir. bunun dışında diğer kitapların hükmünün ve geçerliliğinin kalktığını bildirmiştir.
hak din ve son din bozulmamış ve müdahale edilmemiş din islam'dır, allah katında din islam'dır. lakin her önümüze geleni bu dinin sahibi biz mişiz gibi davranıp allah rolüne soyunmak, birilerini cehennemlik ilan etmek yanlıştır.
doğruyu bilen sadece mutlak bilginin sahibi allah'tır.
islamiyet indikten sonraki süreç için doğru önerme.
son ve hak din islam olduğu için indikten sonra diğer dinler hükmünü kaybetmiştir. ancak islamiyetten önceki hak dinlerinde mensupları cennete girebilir.
Kurandan yada dogrularin yazdigi soylenilen iddali birseylerin bir parcasini ortaya koyup cennet utopyasini vaad eden ne varsa zaten yanlistir. O abi gibi. O abi, kuranin diger ayetlerini okumamissa okuduysada uygulamak icin en az her biri icin igne ucu kadar caba sarfetmemisseki muslumanlarin tamami boyle farklisini gormedim. adalet kavrami dahilinde cennete bok gider. simdi once iman ve neye iman etki tepki meselesini anladiktan sonra cennet cehennem kaygisi gutmek lazim.
Cennete gidecek olarak Kastedilen hristiyan ve yahudilrin kuran gelmeden evvel ve kendi dinlerinin bozulmadigi zamanki hakiki inananlardir hz . isa geldikten sonra tevrat ın yani bozulan tevratin hukmu kalmadibi sure sonra incilde bozuldu onunda gecerliligi kalmadi ama bozulmadigi donemdeki inananlar cennetliktir bisey diyemeyiz onlarda islam olmuş oluyor. Kuran geldikten sonra islam dişı cehennemlikyir açiklamasi fln yok iyi kafirin ise azabi eziyeti az olur.
sözlüğün yazarları ise bunların yerinde olsaydı evvelallah islami tebliği duydukları anda iman eder, cennete hak kazanırlardı. öyle mümin tabiatlı insanlardır. ya söz konusu şerefsizler öyle mi? şunların haline bir bakın, daltaşak ortada... tüvbe yarabbim, mübarek günde ağzımı bozduruyorlar...
sadece müslümanlar sadece hristiyanlar sadece yahudiler sadece budistler cennete gidecekse kaç tane tanrı var evrende yaw neyse inşallah tanrılar aralarında anlaşmazlık çıkmaz.
günümüzde bir kanun meclisten geçip cumhurbaşkanınca imzalanıp resmi gazetede yayınlanınca önceki aynı konudaki kanun nasıl iptal oluyorsa burada da o durum geçerlidir. bir ayeti alıp öncesini almazsan sorun olur.
De ki; "Ey Ehli Kitap! Tevrat'ı, incil'i ve size Rabb'iniz tarafından indirileni, yerine getirip uygulamadıkça siz birşey (bir din) üzerinde" değilsiniz. Ve sana Rabb'inden indirilen, mutlaka onların bir çoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Artık sen kâfirler topluluğuna üzülme."
peki islam'a göre önceki kavimlere son peygamberin geleceği bildirilmedi mi? bildirildi. yani eğer kitaplarına uymuş olsalardı ve bozmasalardı buna göre hareket edip son peygamber geldiğinde ona iman edeceklerdi. şimdi iddia şu mu eğer islam'ı kabul etmezsen bile sadece iyi insan olursan cennete gidersin. o zaman biz neden müslüman olalım. boynumuzda namaz, hac, oruç vs. yükümlülük var?
kuranda defalarca biz onlara bildirdik diyor son peygamberi.
kehf 110 zaten tam anlamıyla açıklıyor durumu.
"De ki: Ben sizin gibi sadece bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. O taktirde kim Rabbine mülâki olmayı (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı) dilerse, o zaman salih amel (nefs tezkiyesi) yapsın ve Rabbinin ibadetine başka birini (bir şeyi) ortak koşmasın.
yani peygambere gelen vahiye ve tabi ki ona tabii olacaksın.
Mantık ile bakıldığında doğru önermedir.
1- bütün peygamberleri gönderen tanrı tek ve aynıdır.
2- peygamberlerin getirdigi dinlere insanlar isim vermiştir.
3- allah katında din islamdır.
4- bütün peygamberlerin anlattığı ayni tanrının sözleri ise ve temel olarak ayni prensipler üzerine kuruluysa aslında ayni dinden bahsediliyordur.
5- anayasa değişse de adi anayasa olarak kalıp babayasa dedeyasa olmuyorsa bu da ayni mantıkla izah edilebilir. Her anayasada hic değişmeyen kurallar olduğu gibi dinlerde de değişmeyen ayni kurallar vardır.
6- bizim inandığımız dine göre diğer peygamberler de gerçektir ve onlara inananlar da(dinleri değiştirilip yozlastirilana kadar ki inananlar) cennete girecekler.
7- diğer peygamberlerin getirdiği dinler de ayni isimle anılabilir yani onlara inananlara da müslüman denilebilir, bu anlamda doğru denilebilir bu önermeye.
8- sadece hz. Muhammed'e inananlar cennete girecekler demek yanlıştır.
inandigi dinin kitabinin ne derece dogru oldugunu, bu zamana kadar yanlissiz ve degistirilmeden gelip gelmedigini arastirmayan gayri muslimler icin bahane olmamasi gereken durum.