bu romantik-komedi Amerikan filmlerinin gözü kör olsun. Hayırlı kısmetimi bulmak için girdiğim BiM'den yine elimde 1 kg toz şeker, 2 kola bir cipsle çıktım. Hani lan kızla oğlan markette aynı kavanoza uzanıyorlardı falan ordan tanışıp evleniyorlardı. Ev çay şeker cipsle doldu anasını satayım. Hayır çıkışta da ne zaman bir hatuna çarpıp elindekileri yere düşersem"önüne baksana öküz" diyo bi de. Filmde oluyormuş ancak öyle şeyler
bir erkeğin bir kıza gerçekten aşık olması. bu sadece filmlerde olur gerçeğine rastlama ihtimaliniz yok denecek kadar azdır. bir kızın bir erkeğe gerçekten aşık olması da çok rastlanan bir olay değildir zaten. ha birde zengin ve mutlu gençler. onlarda sadece filmlerde olurlar.
erkek kişisi kadının kolununu tutar bir şeyler izah etmeye çalışır ve ardından son derece özgün cümlemiz gelir:
"canımı acıtıyosuaaann"
istisnasız her film ya da her dizide en az 2 kere geçmiştir bu. gerçek hayatta ise "orospu çocucuğu bıraksana kolumu" dur.
kahramanımız çok tanınmış, büyük bir firmanın en gözüpek gözde bir elemanıdır. büyük satışların adamıdır. komisyonlarıyla ve bağladığı reklam anlaşmalarıyla herkesin gözü üstündedir. fittir. çakmadığı güzel, yaşamadığı ortam yoktur. manhattanın gözdelerindendir. spor arabası, evindeki fitness salonu filan tam bir pazarlamacı dehadır. kapitalizmin gülüdür.sonra filmin 20. dk.larında bişey olur. firmanın hükümetle bir sıkıntısı olur ya da rakip bir firmaya karşı ihale kaybeder.işte bir anda nasıl oluyorsa bu eleman elinde o meşhur karton kutuyla üzgün bir halde ofisten eşyalarını toplamış, düşünceli ve göt olmuş çıkıyorken gözükür. iş arkadaşları ise hala ordadırlar biri kesin zencidir, diğeri de bu abiye gizliden aşık aşırı zeki, duyarlı ve iyi bir kızdır. gözyaşlarını siler. ona üzülme seni unutmayacağız der gibi bakarlar, tesilli ederler. anlarız ki bizim artist işten kovulmuş. sakalları uzar, bakımsız bir halde. elinde gazete ve kalem ilanların üzerini çizer. telefonlar eder ve işler hep terse dönmüşür. evini bile taşımaya başlar. karton kutular yine önümüzdedir. e ne oldu amk?artist?yani bir ihalelik bi hatrın mı vardı o firmada hani bir taneydin. neydin ne oldun? tek maaşlık canın varsa ne sikime oturuyosun manhattan stüdyolarında. ha ara şimdi gazete ilanlarından iş kendine. neyse elemanda cevher olduğu için onu eski kurtlardan bir başka patron keşfeder yine düze çıkar. eski firmadan intikam aldığı da olur. ha o kız mı? tabi ki unutmaz onu bizim manhattan piçi o kıza da dertleşmek babında buluşup çakar ama kız üzülür bu ilişkide. adam tipik bir tiki tabi öyle duyarlı, zeki, anaç kadın neyine bu piçin.
birazdan gizemli yaratık tarafından çatır çatır parçalanacak üniversiteli gençlerin sürekli azıyor olması, adeta sürekli bela aramaları, ağaçlıkta ot çekip zikişiyor olmaları,üstü açık arabada uygunsuz işlere girmeleri, peki daha açık olalım; sakso çektirmeleri, kızların elinde şişe bağırarak memelerini açmaları. sanki ölümü hakettik biz, gelsin ilahi tokat der gibi.
eski medeniyetlerin konu edildiği savaş filmlerinde komutan, kral vb. normal sesiyle koca orduya hitap etmesi ve sesini herkesin gayet net duyabilmesi. ve bu sözlerden hemen deli gibi gaza gelmeleri. ne diyo olm komtan, laa ben duymadım gibi salak erbaş muhabbetinin olmamaması.
kılıçlarının hepsinin sivri keskin uçları gökyüzüne bakacak şekilde havaya kaldıran askerlerin üzerine hoplayan bir adamın tek bir sıyrık olmadan dahi bu işten yırtmasıdır. işin komik tarafı, hulk gibi surlara çıkabilecek şekilde zıplayan bu kahramanımız, sadece askerlerin üzerine hoplamasıyla sebebi açıklanamayan bir şekilde askerleri öldürebilmektedir.
gece yarısı uykudan kalkan artist mutlaka çırılçıplak buzdolabından bişey içer, buzdolabın ışığı sanayi tipi voltaj gücünde bütün evi aydınlatır. kahramanımızın artistik götü de kadın izleyicilere sunulur. yataktaki manitası da o dönerken mutlaka uyanır, hareket eder, malum çarşaf sıyrılır kedi gibi sesler çıkarırken memeleri görünür. o da erkek izleyicilere sunulur. şov biznısss.