anne- oğlum bak bu osman.
oğul- hangi osman?
a- mustafa amcan yok mu onun oğlu işte...
o- mustafa amca mı?!?!
a- emine yengenin kocası...
o- o kim yaa?
a- yaaa!!! hayriye teyzemin kızı emineeee!!!
o- hee tamam yaa hatırladım* baştan öyle söylesene...
her bayram görüştükten sonra bu görüşmeleri sıklaştırmak için telefon numarası alınan ve bir dahaki görüşmenin bir sonraki bayram olduğu kan bağı bulunan kimseler *
akraba olduğu için görüşülen insanlardır. görüşmelerde genelde verilen kilolardan evde yapılan değişikliklerden bayramda havaların iyi gittiğinden bahsedilir. eh artık geç oldu diyerekten bu mecburi ziyaret ve mecburi alakadarlık önümuzdeki seneye kadar dondurulur.
bunlar bir de bayramda memlekette olmayacağını duyduklarında "aaa neen elmiyorsun. hep beraber oluruz işte ne güzel" derler. aslında bayranlarda da nadir görüşürsünüz.
bayramların işkneceye dönüşmesidir. aptal aptal etrafa bakma durumları ortaya çıkar hatta bazıların ismi bile bilinmemektedir. ara sıra diyaloğa girilir:
- naber selman, nasılsın?
- benim adım selman değil !?!?
-kim lan bunlar abi?
+bilmiyorum edit, yalnız şu kız güzel ya tüh akrabayız demek
-oha abi be ensest meraklısıymışın haberim yok
+oğlum uzak akraba o
-...
her bayram, oturdukları koltuklar bile aynı olan akrabalardır. genelde, kanepeye menemen bardağı gibi sıralanıp, bizi sanki daha dün görmüşler gibi gülücükler eşliğinde sözde sevgi saçarlar. aman sormayın. bir sohbet, bir kahkahalar. tabii ki, bir sonraki bayram görüşünceye dek hoşça kalırlar.
yalnızca akraba oldukları için büyük bir sevgi gösterisiyle karşılanmaları gerektiğini düşünen akrabalardır. bekledikleri sıcaklığı görmediklerinde ev sahibi ve ailesini soğuk olmakla suçlarlar.