saddamı ipe gönderip özgürlük ve demokrasi adına!! dünyanın en kanlı diktatörlerinden birini cezalandırdıklarını söyleyenler kendi destekledikleri diktatörler yargılanamadan masum insanlarmış gibi yataklarında eceliyle ölürken yada sağda solda resim yapıp magazin progamlarına konuk olurken bizden bu idamın demokrasi adına infaz edildiğine inanmamızı bekleyebiliyorlarsa hata birazda bizde demek ki...
'ne oldum değil ne olacağım.' demek gerekiyormuş. önceleri bir ülkenin diktatör bile olsa lideriyken, son anında kendi yönettiği insanların hakaretine katlanmak zorunda kaldı ve onlar tarafından öldürüldü.
saddamı şii cellatlara asmasına izin vererek, bu olayı bile ırak'ın bölünmesi sürecinde kullanma * zekasını gösterenlerin büyüklüğünü gördük bu olayda. gaza gelen cellatların showunu da gördük.
ve tabi en önemli ırak'ın bir devlet olmaktan, bir geleneğe sahip olmaktan ne kadar uzak olduğunu gördük. bu bizim için en önemli ders oldu herhalde. ırak siyasetinde en çok dikkate alınması gereken husus bu olacak..
abd * soğuk savaş döneminde ortaya çıkardığı diktatörleri yemeye devam ediyor. ancak saddam zalim de olsa, onun cezasının verileceği yer emperyalist haçlıların mahkemesi değil, özgür ıraklıların mahkemesi olmalıydı. bayramdan bir gün önce asılması ve şehadetinin yarıda bırakılması da ancak arsız, yağmacı, emperyalist, siyonist insanlık düşmanı kişilerin oyunu olsa gerek.
buradan çıkarılacak sonuç gayet açık kendini belli ediyor zaten. "hiçbir devletin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü garanti altında değil" ki bunlar uluslararası anlaşmalarla korunuyor olsa dahi. bu yüzden, "bizim için gereken savaşı nasıl olsa 80 yıl önce dedelerimiz vermiş bizim daha yapabileceğimiz bir şey yok" gibi bir düşünceye sahip olmak bizim ülkemizin de bir gün sonunu getirebilir. bizim ırak'tan şanslı olduğumuz hatta diğer devletlerden daha şanslı olduğumuz tek ve en büyük özelliğimiz türk olmamız. içimizden kim çıkarsa çıksın ,başındaki yöneticiyi devirmek ya da yargılamak için işgalci bir devlete ülkesinin kapılarını açacak kansızlığa sahip kimse çıkmayacaktır. yani ulu önder atatürk'ün de dediği gibi damarlarımızda asil bir kan mevcuttur ve etnik kökeni,dini ne olursa olsun ben türküm diyebilen herkes de buna sahiptir. saddam'ın idamının diğer bir boyutuna bakarsak eğer o da zaman ilerledikçe insanlık medeniyet seviyesinin de ilerlemek yerine gerilemeye tekabül eden bir grafik çizdiğidir. amerika birleşik devletinin yaptıkları bize artık ortaçağın tozlu yapraklarında kalmış işgal, idam gibi sahneleri canlı olarak göstermektedir. ayrıca tarihte hiç bir medeniyet yoktur ki ırak halkının gösterdiği basiretsizliği göstersin ve bağımsız bir devlet olarak baki kalsın. "bağımsızlık verilmez alınır" sözü mutlaka bir gün haklılığını ortaya çıkaracak ve gerek ırak gerekse geçmişteki işgalci bir çok büyük devlet gibi amerika birleşik devletlerini tarihe gömecektir. bu saatten sonra artık bize düşen olanlardan ders çıkarmak ve devlet olarak binlerce yıldır gösterimi süren bu filmi hem en iyi şekilde izleyebilecek hem de altyazılarını kaçırmadan okuyabilecek bir yer seçmektir. yani kısacası gözümüzü dört açıp kendimiz için doğru olanları seçmek olacaktır. zira okyanusun diğer ucundan gelip bizim arka bahçemiz konumunda bulunan sınır komşumuzu işgal eden hakkında söyleyecek en ufak bir sözümüz ya da uygulatabilecek en ufak bir yaptırımımız olmaması normal bir şey değildir. yarın bir gün ırak'da gerilecek olan ortam ve oluşabilecek katliamlar yüzünden yine türkiye tarafına olası bir göç akımında ülkemiz bu duruma sesini çıkarmaz ve abilik pozisyonunu üstlenirse, ülkemizin birilerinin yaptıkları ardından pisliğini temizleyen bir oluşumdan bir farkı kalmayacaktır. sınır komşumuz olan bir devletinin kuzeyinde başka bir yönetim günyeyinde başka bir devlet kurulması elbet bir gün ucunun bize de dokunacağı durumlardır*.saddam hüseyinin idamı bizim beslediğimiz terörist hakkında yapamadıklarımızı insanımıza hatırlatmış ve ülkemize olan güvenimizi zedelemektedir.bunlara artı olarak savaşın bize en büyük zararlarından birisi de sınır komşumuzla güvenli bir ticaret yapamamak ve bunun getirdiği trilyonlarca zarar ki bundan bahsetmeye gerek bile duymuyorum. sonuç olarak bu savaş en büyük zararlarından birini bize vermiştir vermeye de devam edecektir. bize düşen gelecekte yine bu tarz aciz durumlardan kaçınmak için ulu önderimizin zamanında uyguladığı ya da düşündüğü stratejileri gözden geçirmektir kanımca. "yurtta sulh cihanda sulh" demek hiçbir şeye karışmadan pısırık ve aciz bir şekilde olanları izlemek demek değildir.
tarih tekerrür etmektedir.
yaptiklari buyuk stratejik hata ile ortadogu'daki tarafsizligimizi sunniler lehine yitirmemize neden olan akp'lilerin ufak bir aciklama yapmaya bile korkmalari, akp'lilerin derslerini cikardiklarini gosteriyor. cikardiklari ders: "abd destekledigi kisi veya kurumlari en ufak hatalarinda fena harcar. biz de hata yapip harcanmayalim".
yeri geldiğinde ayıya dayı dayı demek şeklinde cevaplanabilecek sorudur. öcü amerika, kaka amerika demektense, önce teknolojini geliştir, ülkeni kalkındır ondan sonra amerikaya öcü kaka, kötü de. aynı düşüncelerim ülkemiz türkiye için de geçerlidir. bağırıp çağırmaktansa kendimizi gelistirip sonra ne yapacaksak yapalım. misal vermek gerekirse dünyanın en büyük ihracat yapan ülkesi durumundaki almanya halen işgal altındadır. ingiliz ve amerikan askerleri almanyada sürekli olarak bulunurlar. almanlar ne yapıyorlar defolun mu diyorlar yoksa sabredip zamanın gelmesini mi bekliyorlar. üçüncü dünya savaşı bir gün çıkarsa yine almanya yüzünden çıkacaktır bunu buradan yazayım.
saddamın ölümü yıllar önce yapılan planın son perdesi oynanmaya başlayacak demektir...
her çıkışın bir de inişi vardır ...
her hatanın bir bedeli...
her ölümün bir şekli vardır zamanı gelince...
kimileri kahramanca gider kimileri kalleşçe...
kimileri ise saddam gibi gider öyle yıllar önceden yapılan bir planın içinde sessizce...