meali;
iktidar olduğumuz süre boyunca ülkeyi boktan yönettiğimiz için halkımızın bir kısmının dilencilerden farkı kalmadı. ey dilenciler, sadaka bekleyen aç işsiz insanlar size birer torba kömür sadakam olsun ama oylarınızı da isterim.
kesinlikle insancıl olan söylemdir. yapılan kömür yardımlarının seçimle falan alakası yoktur. iş alanları açmak, yatırım yapmak hiç önemli değildir. sadaka var nasılsa.
genel olarak türk halkının demokrasi anlayışının çok köklü olmaması, hak ve özgürlük kavramlarının halkımızda sadece "lütuf" çağrışımı yapmasının kanıt olarak gösterilebileceği kavram. sadaka hem monarşi hem de teokrasi kültüründeki hakların lütuf buyurulmasının adıdır aynı zamanda.
tabii bazıları da bu iş üzerinden siyaset yapıyorlar, düzeltmek yerine düzüyorlar.
can dündar'ın bugünkü milliyet'teki yazısında değindiği sultan i. rte aforizması.
--alıntı--
Başbakan'ın, Ankara Belediyesi'nin yardımlarından bahsederken, "Bizim kültürümüzde sadaka meşrudur" demesi, bir zihniyeti dışa vurdu.
Halkını, dilenci konumuna yerleştiren bir zihniyet bu...
Oysa islam kültüründe sadaka için üç koşul gözetilir:
Bir: Sandık davası için değil, Allah rızası için yapılacak.
iki: ihtiyaç sahiplerine verilecek. Yani yardım yaparken, halk dilinde "Sadakayı saraydan çıkarmamak" denen türden bir yandaş dayanışması olmayacak.
Üç: Gizli tutulacak. Yani öyle başkan adayı açıklarken "Kendisi geçen dönem şu kadar da sadaka vermiştir" diye propaganda yapılmayacak.
Veren böbürlenmeyecek, tevazu gösterecek.
Alan ezilmeyecek, vakur duracak.
Öyle gösterişle verilen sadaka, çoluk çocuğu kamyon önünde birbirine ezdiren yardım, günah sayılır.
"Başa kakanın sadakasını Allah kabul etmez."
--alıntı--
sevgili başbakanımız tayyip erdoğanın "ümüğümü sıktırmam" ve "hamdolsun" gibi tarihe geçen konuşmalarından sonra bir kez daha tarihe altın harflerle yazılacak "ananı da al git" tadında bir demeç.
son noktadır. gerek din sömürüsünü, gerek halk ağzını süper beceren başbakanımız ikisini birleştirerek tadından yenmez bir cümlecik katmıştır literatüre. asgari ücretle çalışan ülkem yere serdiği sofranın başında muhterem zatı dinlemiş allah başımızdan eksik etmesin demiş, bismillah diyerek yemeğine başlamıştır.