27 nisan 2008 galatasaray fenerbahce maci nda sahanın iyilerinden olmasına rağmen hala acımasızca eleştirilen futbolcudur. zaman zaman çok kötü performansları oldu fakat bu sabri'nin yeteneksiz olduğunu göstermez. yetenekli ama kişilik açısından yıldız olabilecek potansiyele sahip olmayan bir futbolcudur. iyi bir teknik direktörle çok iyi işler yapacağını düşünmekteyim. kendisini dizginlemesini bir türlü öğrenememiş, bunu başarması koşulunda ortalama bir sağ kanat oyuncusundan kat kat daha iyi olabilecek futbolcudur. o değil de barış diye bir futbolcu var sahada, o arkadaşın yaptıklarını sabri sarıoğlu yapmış olsa neler olurdu? çok merak etmekteyim...
yıllardır ben ve tüm çevrem adına merak edilen tek birşey vardı...
bu teknik direktörler bu adamda bizim göremediğimiz ne görüyorlar da oynatıyorlar?
bizim gördüğümüz sabri sarıoğlu, korner kullanırken topu öbür çizgiden auta atan, yaptığı ortalar ya hiç kimseye çarpmadan öbür taraftan taç olan veya kalenin çaprazından ama baya bir çaprazından auta giden, pres yapıp duran ama bir türlü top çalamayıp rakibinin maymun ettiği, çalım delisi olan sabri sarıoğlu...
teknik direktörler ise inadına oynatırdı bu adamı, galatasaray'dan geçmiş terim, hagi, gerets, kalli, şimdi güler ısrarla oynattı, milli takım da bile ısrarla forma verildi ve ısrarla forma giydi bu adam... biz de sürekli tvde stadyumda saç baş yolduk...
derken fazla değil 1 ay bile olmadan fiorentina'dan izlemeye geldiler bu adamı, Allahım neler oluyor ya falan dedik, hani şu terim'in gittiği fiorentina... floransa takımı... batistuta'nın forma giydiği... "futbol devi"... biz yine inanamadık lan bu adam da ne gördü bunlar dedik, gerçi inşallah alırlar dedik kurtuluruz dedik...
şimdi şu dakikadan sonra ve son 3 maçtan sonra diyorum ki, almayın şu adamı galatasaray'dan... şimdiye kadar ettiğim tüm lafları yedirtti bu adam bana... bu adam da bizim göremediğimiz tek şey varmış, bu adamın ruhu... hani halı saha takımı kurmaya çalışırsınız böyle joker adamlar olur, top oynamaz ama defansa geç dediğinizde geçer, forvet oyna dersiniz oynar, canını dişine takar oynar, bir sonraki gün çok önemli bir sınavı olsa dahi ekmez, asla yalnız bırakmaz, kaporayı en baştan öder... adamın ruhu vardır, top oynar arkadaşlarını satmaz...
sabri sarıoğlu'nun ruhu var... tüm takım dururken inadına oynuyor, koşuyor, tekmeye kafa sokuyor, kıran kırana oynandığında yeri geliyor kırıyor, yeri geliyor kırılıyor ama hiç durmuyor. bu adam bambaşka bir ateşle oynuyor... tamam yeteneği yok, ama adam kendine inanıyor, 70m * farkla auta gideceğini bildiği bir topa bile vuruyor...
fiorentina bu adamı alırsa belki kendisine pek faydalı bir iş yapmayacak, belki sabri kendinden bu kadar emin oynamayacak ama galatasaray'a verdiği zarar büyük olacak...
hakkını yememek lazım ki ilk yarıda stinger füzesi tadında ve çataldan dönen şutu mükemmeldir. ha bu şuttan gaz alıp akabinde 3-4 tane daha uzak mesafeli rezalet şut çıkarmıştır o ayrı. ne kadar kazma da olsa üzerindeki formadan dolayı kızamıyoruz işte, duygusallık oluyor hele böyle kritik haftalarda.
kupa töreninde platforma gelirken, ntv spikeri, taraftarla diyalogu çok iyi, taraftar çok seviyor onu dedi. sanırım kibarca futbolcudan ziyade amigo havası var kendisinde demek istedi.
her an tribune cıkıp üclü çektircek izlenimi veren futbolcu. son fiorentina gazı ile son maçlarda iyi görünmesine rağmen gelecek sezon yine saçmalama potansiyeli yüksektir.
kaza ile falan fiorentina'ya sağlam paraya satılırsa, türk futbolunda elvir balic'den sonra avrupa kuluplerine atılan en büyük kazık olacaktır. *
ayrıca kendine özgü saç stili ile italyan modasında yeni bir ikon olarak gösterilmesini merakla beklemekteyiz.
sadece fatih terim'in görebildiği bir ışık var bu adamda. fatih terim'in has adamı olmak için ne yaptı, nasıl göze girdi bilinmez. ama bilinen bir şey var ki büyük imam kadroda olmadığı için cemaatin saha içindeki temsilcisi bu adam olacaktır.
bu ilk galatasaray a takıma fatih terim zamanında çıktığında bir juventus yöneticisi sabri'yi hiç düşünmeden juventus'a adırırım demişti. acaba aynı kişi sabri'yi hala izliyorsa aynı düşüncelere sahip mi yoksa ben ne bok yedim diye düşünüyor mu çok merak ediyorum.
üzerinden kara bulutlar eksik olmayan futbol güneşimiz. çocuk önce liverpool'a gidicekti olmadı, sonra fiorentina işinde pürüz çıktı.. şimdi de milan ayak sürüyo.. nedir bu şanssızlık, bu bahtsızlık.. çok şey kaçırıyosun avrupa, çok.. **
hakkında transfer haberleri artık abartı bir hal almıştır. aşağıda gördüğünüz her satır, ortalama futbol bilgisine sahip bir insan tarafından kahkalarla karşılanacaktır;
sevilla'nın milli futbolcuyu 7 milyon Euro bonservis ücreti karşılığında renklerine bağlamak istediği öğrenildi.
Sevilla, 32 milyon Euro'ya satmaya hazırlandığı kaptanı Daniel Alves'ten doğacak boşluğu Sabri ile doldurmayı planlıyor. ispanyollar, sağ kanatlarını Sabri'ye emanet etmeye kararlı.
sabri, tipi itibari ile de, ilkokulda 'evlat' yaptığınız, lise de önünü kesip dövdüğünüz,üniversite de siz kızlarla gezip tozarken,kahvede okey oynarken not tutan ve elinden notları zorla aldığınız, kızların ilk onbirinde asla yer bulamayan, öğrenciye benziyor. oralarda kendinizi bir bok sanarken, gerçek hayata hiçbir bok olmadığınızı öğreten, iyi bir maaşla, iyi bir şirketin müdürü, işini seven iyi çalışani olmuş o çocuğu çok hatırlatıyor sabri.
futboluna yapılan * eleştirilerin yanında, alttan alta,''şu sümsükten daha iyi oynarım'' diye de düşünüyorsunuz. profosyenel futbol gibi, dünyanın en zor arenasında, 6 yaşından bu yana süren hırsı ile, çalışkanlığıyla, mücadele azmiyle sabri'nin değil, her şeyi bilen havanızla, okuldaki popülerliğinizle, klavyenin gerisindeki ben ne söylersem odur havanızla, şu şahane! görünümünüzle sizin olmanız gerekir diye düşünüyorsunuz. yoksa sabri gibi, nice topçu geçti bu ülkeden. ayağını kımıldatmadan, milyon dolarlar cebe attı. ama çekemediğiniz mahallenin sümsük çocuğunun çalışıp başarması. nihat kahveci yurtdışına giderken söylenenleri bilmem hatırlar mısınız? şimdini yalamaktan yorulan dillerinin o zaman , bu ezik! görünümlü çocuğa ne salvolar attığını?
sabri de nihat'da bana göre bu ülkenin ihtiyacı olan bulundukları yere ter akıtarak gelmiş insanlardır..
hayatında hiçbir kuruş çalışarak kazanmamış,baba parası ile yoktan yere götü kalkmış, her boku bildiği gibi futbolu da, hep en iyi kendi bilen bebelerin, sevmemesini çok da umurlayacak insanlar değildir.
kaval kemiğiyle bile asist yapan (yunanistan maçından bahsediyorum)ender rastlanan Allah'ın çarşambalısı... ayrıca gol olduğu zaman da bayram çocuklarının şeker kapışı edasıyla sevinen bi futbolcu.