sevgili okurlarım. kaleciyle karşı karşıya olduğum pozisyonda topun nasıl taca çıktığını hala anlayamıyorum. bu konuyla ilgili e-postalarınızı s.sarioglu@gazete.com a bekliyorum.
maç sonrası çok düşündüm. yani çok düşünme fırsatım oldu. e tabi haliyle ara sıra şut atar gibi düşünüp, ofsayt bayrağını görünce, çağla şikel aklıma gelir. bu oyunla Fenerbahçe golden önce 2, golden sonra 3 çok net pozisyon bulup, golden sonra ve golden öncesini bulamaz bir daha. bir de bakmışız yitip gidenler bir daha geri gelmiyor. Daha önemlisi siyah-beyazlıların ofsayt taktiği işlemez oldu.
tabi bunun sonucunu referandum'da %42 hayır çıkmasına bağlayacak değilim. sorun tophane olayları dışında gelişip, kadına yapılan pozitif ayrımcılık ile bağdaştırılınca, ister istemez kale-gol-ofsayt gibi terimler değerini yitirmiş oluyor. orta açmak gibidir hayatı ıska geçmek, ya da lüks ihtiyaç sonrası iktisadi büyümenin haber bültenleri sonrası "paranın nabzı" diye giriş yaptırması. her neyse. hanefi avcının 4 gazeteciye göndermiş olduğu mektubu okudunuz değil mi ? şimdi bu ülkede kim altın portakal film festivaline istenilen değerin verildiğini savunabilir ?