+ne düşünüyorsun dertlisin yine.
-sorma hoca sahaya çıkmadan önce 200 kere bi kağıda kaleyi düşün yazdım. hep maçtan önce hatırlamak için uğraşıyorum ama maça çıkınca unutuveriyorum.
+ehe sabri sen de savunma yönünü geliştir.
-öyle de hocam ben paflardayken yeni emre diye bi sürü haber yapıldı genç yetenek dediler şimdi kimse beni sevmiyo. kaleyi düşünemiyorum. kafam karışıyor kaleyi düşünürken. ben de kale yerine taç çizgisine doğru şut atıyorum. hocam aslında bileklerim iyi.
+iyi o zaman sen bu maç yedek soyun kafanı toparla. düşünebilince oynatayım seni.
fotomaç: sabrinin tüm sezon boyunca oynatılmaması sorulması üzerine fatih terim hazır olduğunda oynatıcam dedi. taraftar şaşkın. bu arada unutmadan fenerbahçe ronaldinho yu alıyor. kendisi de zaten fenerbahçe hayranı. maldonado ile takas edilen ronaldinho bu sene asistler benden dedi.
o gün sıradan bir gün ve sıradan bir maçtı. tüyleri diken diken oluyordu aklına gelince. hayalleri, umutları, istekleri ve arzuları kabarıyordu, kabına sığmayan bir çocuk gibi hissediyordu. sıradan bir gündü, maça çıkacak, duşunu alacak ve evine gidip, uyuyacaktı. tekdüze hayatından gayet memnundu.
şekilsiz saçlarını düzeltti ayna karşısında, o halinden, saçlarından memnundu.
maç başlamıştı, disiplinli çalışmasının verimini her daim alır ve güçlü fiziğiyle, sahayı bir maratoncu gibi arşınlardı.
fakat o anda bir şey oldu. daha önce hiç hissetmediği gibi hissetti kendini.gizemli bir güç kontrol ediyordu sanki onu. hayatında ilk kez kaleyi düşünüyordu...
hayallerinin, gelecek planlarının, kariyer hedeflerinin birer birer çöktüğünü hissetti. kendine ihanet etmişti. "atmıycam attırıcam abi" felsefesini yıkmıştı, günah saydığı şeyleri yapıyordu adeta.
sabri kaleyi düşünmüştü...