tarih 10 ağustos 2018'di.
akp'nin ekonomi bakanı berat albayrak iş dünyasının patronlarını da toplayarak krizden kurtulmak için birtakım şeyler açıkladı.
resmen komediydi...
ama sabancıların en büyüğü güler sabancı bakın o gün berat albayrak'ı nasıl övmüştü. https://streamable.com/64tb2
listede yer alan sabancı grubu şirketi akbank'ın 93 milyon liralık vergi borcunun yüzde 96'sı affedilmiş.
bitmedi...!
ak sigorta'nın 250 milyon liralık vergi borcunun yüzde 96'sı affedilmiş.
güler sabancı hanımefendi'nin 9 milyonluk vergi borcunun yüzde 92'si affedilmiş.
ve suzan sabancı hanımefendi'nin 10 milyonluk vergi borcunun yüzde 92'si affedilmiş.
malta vatandaşlığına geçen suzan sabancı'yı yukarıda gördünüz.
diğerleri, çiğdem ve şevket sabancı'nın da yukarıda vergi borçları affedilen şirketlerde hisseleri var.
eee?
yani, bu devleti soyan, talan eden olacaksın ki ödüllendirilesin.
bu ülkede vatansever değil, hain olacaksın. bu çok net...
sabancı ailesinin vergisini silinmesi onlara has bir şey değildir. Vergi ziyaı cezalarında ve verginin aslında 213 sayılı yasa ve ilgili yasalar gereğince kaçakçılık suçu haricinde yargıya başvurmamak şartı ile tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde uzlaşma komisyonuna başvurulabilir. Dolayısıyla bu şartları sağlayan gelir ve kurumlar vergisi mükellefi de vergi dairelerine uzlaşma için başvuru yapabiliyor. Bu sabancı ailesine yönelik bir durum değil. Herkesin böyle bir hakkı var. Hatta devlet şöyle bir hak daha vermiş ki uzlaşma komisyonununda uzlaşamayan kişiler yargıya da başvurabilir. Ayrıca vergisini düzenli ödeyen mükelleflere de %5 indirim ayrıcalığı vardır. Sözün özü arada bir atıp tutmak yerine işleyişi öğrenmek daha iyi olabilir. daha ayrıntılı anlamak için mevzuat sitesinden 213 sayılı vergi usul kanununa bakılması gerekir.
Biraz dürüst olalım ve çeketimizi alıp bu ortamdan dışarı çıkıp kendimizi soyutlayıp şöyle dışardan bir halimize bakalım.
Vergi konusunda adil bir durumdayız diyebiliyoruz mu?
Sermaye siyaset ilişkisi kabul edilebilir bir konumda mı?
Sistem olarak siyaset sermayeye, sermaye de siyasete iç içe geçmiş adeta düşman kardeşler gibi bir birini tamamlayan yiyen besleyen çatışan var eden bir konumda, kesilen cezaların mal edinme işletme rekabet yatırım ödemeler ticaret vb konularında kişilerin kurum ve kuruluşların, bu kurumlarda çalışan insanların haklarını korur kollar yaşatır ve hak kaybını önler durumda olduğunu söyleyebilir miyiz?
Zurnanın zırt dediği yere gelirsek: bu kadar yüksek cezalar kesilmesine, burada örnek olarak geçmişte doğan medya için kesilen ve tartışılan ve cezayı gösterebiliriz, bu cezayı ödemek için tüm taşınmazlar başta olmak üzere varlıklarını satması iştirakleri sonlandırmak anlamına anlamına gelen bir durum ile yüz yüze gelen şirket ortaklar, hissedarlar ve çalışanlar, tedarikçiler olmak üzere büyük geri dönülmez telafi edilemez zarar görmesine neden olacak cezalar ödemek zorunda bırakılmasını adil bulabilir miyiz?
Hadi adil bulduk...
Şirketlerin idari ve ticari olarak suç teşekkül edecek eylem, karar, uygulama, faaliyetleri sırasında yasa koyucu ve denetleme konumunda olan kişi kurumlar neden bu şirketlere sağlıklı bir denetlemeyi kontrolü yapmaz da sonuç olarak şirketin ticari hayatı bitecek çalışanlar tedarikçiler başta olmak üzere büyük zarar görecek cezalar verilmesi aşmasına gelecek durumun yaşanmasına neden olabilirler.
Zamanında sağlıklı bir denetleme yapıp cezaların bu duruma gelmesini engelleyip otokontrol sistemleri şirketlerde kurulacak yasal düzenlemeler neden yapılmaz?
Daha da basit düz mantıkla açıklamak, örneklemek gerekirse; bir çocuğun masa örtüsüne asılmasına çalışıp sonuçta tüm yemekleri tabakları aşağıya düşürüp kıracak eylemi seyredip çocuğu dövmek olmaz.
Çocuk dövülemez, çocuğun masa örtüsüne asılıp çekmesine izin verilemez.
Konuyu yanlış yaklaşım, bakış açısı ile tartışıyoruz.
Konu: parti siyaset sermaye vatan sevgisi vatandaşlık yandaşlık değil de konuyu sistem olarak tartışmamız daha faydalı olacak.