perdeden süzülen hafif aydınlıkla birlikte o karanlık oda loş hale geliverir. artık saatlerce baktığınız ekranın ışığı değil, günün ilk ışıkları aydınlatmaya başlar ufacık odanızı. enteresan bi' duygu çöküverir içinize nitekim acıktığınızı, ellerinizin üşüdüğünü ve uykunuzun geldiği hissedersiniz. uykunuzu bastırıp bi' çay suyu koymaya mutfağa gidersiniz ve sokağa bakan pencerenizden işe gitmek için evlerinden çıkan insanların telaşlı hallerini seyredersiniz. ağızlarından çıkan duman havanın soğuk olduğunu idrak ettirir bi'anda size. derken bi' sigara yakarsınız ve daha da aydınlanan gökyüzüne doğru şöyle bir bakarsınız, bakarsınız ve çay suyunun kaynamaya başladığı o ses gelir kulağınıza hafiften. sigarayı küllüğe bırakıp bilgisayar başına dönersiniz ve sayfayı yenilersiniz "yeni bi'şeyler yazılmış mı acaba" yada "başlığıma ne cevap yazmışlar" diye. o arada aklınıza bi'şeyler gelir ve dalarsınız yine yeniden sanal dünyanın alemine. küllükte unuttuğunuz sigara gibi yavaş yavaş eridiğinizi ve yine ocakta unuttuğunuz çayın suyu gibi yavaş yavaş buhar olduğunuzu düşündünüz mü hiç? ben çok düşündüm sevgili yazarlar. hakikaten sabahın köründe şunları yazarken içime doğan kasvet bana "keşke şu sokaktaki çöp karıştıran kediler gibi olsam ne derdim olsa ne tasam" dedirtiyor, her yeni doğan günün ışığı içinize karanlık olup çöküyor bazen. ne açlığım geliyor aklıma, ne üşüdüğümü hissediyorum ne de uykusuzluğum vuruyor gözlerime. "acaba bugün ne halt edicem" sesleri çınlıyor sadece kulağıma...
sözlüğe entry girip kurtulmaya çalıştığım yalnızlıktır. acıdır, kötüdür. insanı boşluğa düşürür ve belirli bi süre o boşlukta tutar. sorgulatır adamı neden ? neden ben de herkes gibi olamıyorum ? fakat bu sorgulamalar boşluğa düşmeler hiç bir işe yaramaz. zamanla bu durumu da alışılır. **
Sabahın ilk ışıklarında martıların çığlıkları ve kalpte hissedilen yalnızlık arka fonda çalan bir chopin'in eseri ve güneşin doğuşuyla için heyecanla dolması ama yalnızlığın verdiği burukluktan dolayı bu heyecanın, mutsuzluğun önüne geçememesi.
"sabahın ilk ışıklarında hissedilen yalnızlık" gibi bir başlık görülmediğinde hissedilmeyen yalnızlık. nerden girdim sabah sabah buraya yine diyenler de olmuştur.
bir anda gözlerinizi açıyorsunuz; neye açtığını bilmeden koskoca hayat boş, her şey bir o kadar gereksiz.sebep/neden yok.bu hissin gelme amacı nedir? o dahi cevap bulunamayan durumudur.belki boşluk...hayat,uyanış,güne başlayış tıpkı şizofren bir gencin ellerini havaya kaldırıp,açıp kapatıp "yok" demesi kadar boş.buz gibidir o yalnızlık...